On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, 1896'da doğan Osman Bir-gül'ü, 19 Mayıs 1984'te Samsun'da ziyaret edip hatıralarını dinle mistim. Samsun'da kendisine "Kürt Osman" diyorlardı. Biz de bu lâkapla arayıp bulduk. Bir namaz çıkışından sonra oturup Üstadı konuştuk. Çok yaşlı olmasına rağmen, dinç ve kuvvetli hafızasıyla, elli-altmış sene evvel yaşadığı anları bugün gibi anlatıyordu.
Osman Birgül, Bediüzza-man'ı Birinci Cihan Harbinde, Pasinler cephesinde görmüş. Elini öpüp duasını almış. O esnada kendisi Hami-diye Alayında nefermiş. Ha-midiye Alayı kumandanlarından, Hasan Ali aşiretine mensup Abdülbaki Bey isimli bir zatla yine Alay Komutanı Süleyman Bey de Bediüzzaman'a gidip hürmetle elini öpüyor-larmış. Osman Birgül "Büyük kumandan Bediüzzaman bizlere dua ediyor, cesaret veriyor, 'Kâfirden korkmayın, zafer bizimdir, Müslümanlarındır' diyerek teşvik ediyordu" diyor.
Osman Birgül Bediüzzaman'ın savaşta beş-altı defa hafif yaralar aldığını, başında padişah tacı gibi bir sarık bulunduğunu, sırtında cübbe olduğunu anlattı.
Üstadı son olarak da Trabzon'da, Bediüzzaman Batı Anadolu'ya sürgün edilirken görüp ziyaret etmiş ve duasını almış.
Savaş günlerinde düşman askerlerine aman vermediği için "Osman Keskin" diye anıldığını anlatan bu yaşlı gazinin oğlu da Kore Savaşında şehit düşmüş.