Geleceğin antibiyotikleri yeraltı mağaralarında
Bilim insanları, mağaralarda bulunan bazı bakterilerin, ilaçlara direnç gösteren mikroplara karşı etkili antibiyotik üretiminde kullanılabileceğini açıkladı.
Bilim insanları, mağaralarda bulunan bazı bakterilerin, ilaçlara direnç gösteren mikroplara karşı etkili antibiyotik üretiminde kullanılabileceğini açıkladı. Bilim insanları, uranyum-toryum metoduyla birçok mağara resminin gerçek tarihini belirlemek istiyor.
Antibiyotikler, bakterileri öldürmek ya da çoğalmasını durdurmak için üretilen kimyasal anahtarlar olarak tanımlanıyor.Bu maddelerin, çok yüksek derecede özelleşmiş olmaları ve tek bir tür bakteri hücresini hedeflemesi gerekiyor.
Antibiyotikler, bu özelliklerinden dolayı 20'nci yüzyılın en büyük tıbbi keşfi olarak görülüyor. Kendine özgü kimyasal bağlara sahip olan antibiyotikler örümcek ağı gibi karmaşık şekiller oluşturuyor.
ANTİBİYOTİKLERİN KAYNAĞI DOĞA
Antibiyotikler kimyasal olarak kanser ilaçları ya da anti-virütik ilaçlardan daha karmaşık yapılar oluşturuyor. Bu karmaşık yapı nedeniyle laboratuvarda üretilemeyen bu ilaçların kaynağı için çoğunlukla doğaya dönülüyor.
Son 60 yıl içinde üretilen antibiyotiklerin yüzde 99'u toprak altındaki bakterilerden ve mantarlardan elde edildi.
Ancak bu kaynaklardan elde edilen antibiyotiklerin sınırına ulaşılmaya başlandığı düşünüldüğünden, bilim adamları çalışmalarını daha aşırı ortamlarda yürütmeye başlıyor.
Suların milyonlarca yılda kayalarda oluşturdukları tünellerden oluşan mağaralar çevrelerinden izole bir ortam sağladıkları için buradaki bakteriler ve mikroorganizmalar sürekli bir kıtlık ortamında yaşamaya kendilerini adapte etmiş durumdalar.
ABD'nin Akron Üniversitesi'nde profesör olan Hazel Barton, mağaralardaki çalışmaları boyunca, kıtlık koşullarına son derece uyum sağlamış mikroplarla karşılaştığını ve buna benzer mikropları laboratuvarda üretmenin çok zor olduğunu söylüyor.
Barton'a göre, laboratuvar ortamları, mağaralardaki ortama göre, bu bakterilerin gıdası açısından oldukça zengin.
ABD'nin New Mexico eyaletindeki Lechuguilla mağarası dört milyon yıldan eski bir tarihte oluştu.
Profesör, mağaralardan elde ettikleri örneklerden yalnızca birinin 38 antimikrobiyal yapı oluşturulmasına katkıda bulunduğunu ve bunlardan birinin yeni bir antibiyotik olarak kullanılabileceğini söyledi.
Araştırmacılara göre bu bakterilerin antibiyotik potansiyellerinin bu kadar zengin olmasının anahtarı, mağaralardaki izolasyon ortamından kaynaklanıyor.
TÜM ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DAYANIKLI
Profesör Barton, New Mexico'da yeraltı mağaralardan örnek almak için oldukça derinlere inmeleri gerektiğini ve yer altında gecelemek zorunda kaldıklarını belirtti.
Profesöre göre, bakterilerin antibiyotik potansiyelinin yükselmesi için daha derinlere inmeleri gerekmiş.
Bilim insanları, Lechuguilla Mağarası'nın derinliklerindeki bakterilerin milyonlarca yıldır izolasyon altında yaşadıklarını ve şu an da bilinen tüm antibiyotiklere karşı dayanıklı olduklarını söylüyor.
Kaynak: BBC Türkçe
Bilim insanları, mağaralarda bulunan bazı bakterilerin, ilaçlara direnç gösteren mikroplara karşı etkili antibiyotik üretiminde kullanılabileceğini açıkladı.
Bilim insanları, mağaralarda bulunan bazı bakterilerin, ilaçlara direnç gösteren mikroplara karşı etkili antibiyotik üretiminde kullanılabileceğini açıkladı. Bilim insanları, uranyum-toryum metoduyla birçok mağara resminin gerçek tarihini belirlemek istiyor.
Antibiyotikler, bakterileri öldürmek ya da çoğalmasını durdurmak için üretilen kimyasal anahtarlar olarak tanımlanıyor.Bu maddelerin, çok yüksek derecede özelleşmiş olmaları ve tek bir tür bakteri hücresini hedeflemesi gerekiyor.
Antibiyotikler, bu özelliklerinden dolayı 20'nci yüzyılın en büyük tıbbi keşfi olarak görülüyor. Kendine özgü kimyasal bağlara sahip olan antibiyotikler örümcek ağı gibi karmaşık şekiller oluşturuyor.
ANTİBİYOTİKLERİN KAYNAĞI DOĞA
Antibiyotikler kimyasal olarak kanser ilaçları ya da anti-virütik ilaçlardan daha karmaşık yapılar oluşturuyor. Bu karmaşık yapı nedeniyle laboratuvarda üretilemeyen bu ilaçların kaynağı için çoğunlukla doğaya dönülüyor.
Son 60 yıl içinde üretilen antibiyotiklerin yüzde 99'u toprak altındaki bakterilerden ve mantarlardan elde edildi.
Ancak bu kaynaklardan elde edilen antibiyotiklerin sınırına ulaşılmaya başlandığı düşünüldüğünden, bilim adamları çalışmalarını daha aşırı ortamlarda yürütmeye başlıyor.
Suların milyonlarca yılda kayalarda oluşturdukları tünellerden oluşan mağaralar çevrelerinden izole bir ortam sağladıkları için buradaki bakteriler ve mikroorganizmalar sürekli bir kıtlık ortamında yaşamaya kendilerini adapte etmiş durumdalar.
ABD'nin Akron Üniversitesi'nde profesör olan Hazel Barton, mağaralardaki çalışmaları boyunca, kıtlık koşullarına son derece uyum sağlamış mikroplarla karşılaştığını ve buna benzer mikropları laboratuvarda üretmenin çok zor olduğunu söylüyor.
Barton'a göre, laboratuvar ortamları, mağaralardaki ortama göre, bu bakterilerin gıdası açısından oldukça zengin.
ABD'nin New Mexico eyaletindeki Lechuguilla mağarası dört milyon yıldan eski bir tarihte oluştu.
Profesör, mağaralardan elde ettikleri örneklerden yalnızca birinin 38 antimikrobiyal yapı oluşturulmasına katkıda bulunduğunu ve bunlardan birinin yeni bir antibiyotik olarak kullanılabileceğini söyledi.
Araştırmacılara göre bu bakterilerin antibiyotik potansiyellerinin bu kadar zengin olmasının anahtarı, mağaralardaki izolasyon ortamından kaynaklanıyor.
TÜM ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DAYANIKLI
Profesör Barton, New Mexico'da yeraltı mağaralardan örnek almak için oldukça derinlere inmeleri gerektiğini ve yer altında gecelemek zorunda kaldıklarını belirtti.
Profesöre göre, bakterilerin antibiyotik potansiyelinin yükselmesi için daha derinlere inmeleri gerekmiş.
Bilim insanları, Lechuguilla Mağarası'nın derinliklerindeki bakterilerin milyonlarca yıldır izolasyon altında yaşadıklarını ve şu an da bilinen tüm antibiyotiklere karşı dayanıklı olduklarını söylüyor.
Kaynak: BBC Türkçe