Araba Markalarının Tarihçesi   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 06-06-2009 (16:10)   Son Mesaj: 06-06-2009 (16:10)    Cevap: 0    Gösterim: 21442  

    06-06-2009

    Araba Markalarının Tarihçesi

    BMW (Bayerische Motoren Werke AG'nin kısaltması)(Türkçe: Bavyera Motor Fabrikası A.Ş.), Alman otomobil ve motorsiklet üreticisi. BMW ayrıca, Mini ve Rolls-Royce Land Rover otomobil şirketlerinin sahibidir.

    Şirketin sloganı ve resmi kurumsal dili İngilizcedir. Sloganı 'The Ultimate Driving Machine' yani 'En Gelişmiş Sürülebilen Makina'. Bu sloganla, ünlü Alman teknolojisini ve AR-GE'deki kendine güveni vurguluyor.

    Şirket, 1913 yılında Karl Friedrich Rapp tarafından Almanya'nın Münih kentinde kurulmuştur ve mimari olarak meşhur merkezi halen oradadır. Ilk zamanlarda sadece uçakmotoru üreten şirket, 1928 yılında satın aldığı Fahrzeugtechnik Eisenach A.G. otomobil şirketinden sonra otomobil üretiminine girmiştir. BMW ilk otomobil seri üretimini 1929'da 3/15 PS ismindeki otomobil ile başlamıştır.

    BMW ilk olarak uçak motoru üretimi yapan bir firmaydı. Bu yüzden parçalı amblemin mavi kısmı gökyüzünü beyaz kısmıda uçak pervanesini temsil etmektedir.

    Model Açılımları şunlar Gibidir:

    000 i = İnjection
    000 x = 4 Çeker ,
    000 ti = Compact ,
    000 ci = Cabriolet ,
    000 d = Dizel ,
    000 xd = Dizel + 4 Çeker,
    000 Li = Long (Limousine) ,
    000 Ld = Long + Dizel ,
    Z0 = Z Series (Sport Roadster Serisi) ,
    x0 = x Series (Arazi Serisi) ,
    1xx = Dusuk sınıf 1 Serisi,
    3xx = 3 Serisi Orta Sedan Sınıfı ,
    5xx = 5 Serisi Sedan Lux Sınıf ,
    6xx = 6 Serisi Sport Sedan Sınıfı ,
    7xx = 7 Serisi Süper Lüx Sınıf ,
    Mx = M Serisi (Performans ve Sportif Araçlar),
    Bx = Alpine Serisi


    BMW Teknoloji Rehberi

    Dynamic Drive aktif bir süspansiyon sistemidir. Bu sistem ile ön ve arka akslarda bulunan aktif stabilizatörler ('anti-roll bar'lar) sayesinde yatay araç dinamiğinde çok yüksek bir denge sağlanır. Mekanik stabilizatörler içinde dönen hidrolik elemanlar (aktive edici elemanlar), ön ve arka aksta iki adet basınç kontrol valfi üzerinden, sadece virajlar sırasında stabilizasyonu sağlar. Böylece virajlarda oluşan yana yatmalar minimuma indirgenirken, aracın geneldeki seyir konforu en üst düzeyde tutulmuş olur. Dynamic Drive her hızda maksimum ataklığı, optimum direksiyon kontrolünü sağlar. Özellikle arkada oturan yolcular bunun avantajlarını çok net hisseder: Otomobilin arkasında okuma ve çalışma, yanal hareketlerin azalmasından dolayı çok daha keyifli olur. En önemlisi Dynamic Drive, sürücüye direksiyon hakimiyetinde yepyeni bir boyut getirir.




    Elektro-Mekanik Park Freni :Elektro-mekanik park freni, hiçbir güç sarf edilmeksizin, kokpite yerleştirilmiş bir düğme vasıtası ile kontrol edilen otomatik bir el frenidir. Aracı park konumunda sabitlemenin dışında iki fonksiyonu daha vardır: "Autohold" ve "Hillhold". Autohold, otomobilin hareket etmediği anlarda otomatik olarak el freninin devreye girmesini sağlar. Sürücü, diğer tüm otomatik şanzımanlı araçlarda olduğu gibi, durduğu anlarda ayağını devamlı frende tutmak zorunda kalmaz. Harekete geçilmek istendiğinde gaz pedalına basıldığı anda fren kendini otomatik olarak çözer. Hillhold fonksiyonuyla ise otomobilin yokuş yukarı kalkışlarında, otomatik frenleme ve fren çözülmesi sayesinde geri kaymasını önlenir. Motorun çalıştığı anlarda tüm frenleme hidrolik olarak DSC pompası üzerinden yapılır. Ancak motorun çalışmadığı durumlarda frenleme mekanik olarak geleneksel el freni mekanizması üzerinden arka akslarda yapılır. Güvenliğin sağlanması için otomobilin motor çalışırken terk edilmesi durumunda, gaz pedalına basılarak frenin çözülmesi önlenmiştir (otomatik vites otomatik olarak P konumuna geçer).




    Elektronik Süspansiyon Sertlik Kontrolü "EDC" :Elektronik süspansiyon sertlik kontrolü, sürüş konforunu olabilecek en iyi sürüş güvenliği ile birleştirir. Ek olarak bu sistem sayesinde otomobilin yük durumuna bağlı kalmaksızın her zaman aynı kalan süspansiyon özellikleri sağlanır. Ayrıca otomobilin sürüşünü etkileyecek her türlü hareketi sezicilerle sürekli gözlenir. Tüm değerler bir mikroişlemci tarafından değerlendirilir ve çıkan sonuçlara göre amortisörlere komutlar gönderilir. Amortisörlerde bulunan valfler sayesinde sertlik kademesiz olarak ayarlanır ve değişen yol, yük ve sürüş şartlarına göre uyum sağlanır. Frenlemelerde, yol sathından veya virajlı yollarda kullanımdan ya da hızlanmalar sonucunda oluşan gövde hareketleri hissedilir derecede azalır. Ayrıca sürücü, Controller vasıtası ile "Sport" programı yani daha sportif bir süspansiyon ayarını seçebilir.



    iDrive :iDrive, sürücünün otomobili sezgisel ve interaktif olarak kullanmasını sağlayan, yenilikçi bir kavramdır. Sayıları azaltılmış düğmeler ve kumanda elemanları sayesinde, sürücü gözünü yoldan neredeyse hiç ayırmaz ve otomobilin iç mekanı sadeleşir. Böylece sürüş ve konfor alanları birbirinden ayrılır. Sürücünün yola konsantre olabilmesi için, Start/Stop kontrol düğmesi gibi önemli tuşlar sürücünün etrafındaki alana yerleştirilmiştir. Ayrıca otomatik klima tuşları gibi konfor fonksiyonlarına yönelik elemanlar ise hem sürücü hem de ön yolcunun ulaşabileceği şekilde ortadadır. Kontrol Ekranı ve bu ekrana giriş yapmayı sağlayan ve sezgisel olarak tek el ile kullanılabilen Controller da bu bölgededir. Controller, sekiz yöne hareket ettirilebilir. Menüler ise bir rüzgar gülü mantığında yerleştirilmiştir. Tüm fonksiyonlar hiyerarşik bir şekilde birincil ve ikincil olmak üzere sıralanmıştır. Radyo ses seviyesi, silecekler, ısı ayarı veya arka cam rezistanı gibi birincil fonksiyonlar alışıldığı gibi birer kontrol düğmesi vasıtası ile kullanılır. Anlık tüketim gibi ikincil fonksiyonlar ise Kontrol Ekranı üzerinden Controller ile kumanda edilir. Böylece sürücü gerçekten dikkat etmesi gereken şeylere konsantre olur.




    Aktif Hız Kontrolü :Aktif hız kontrolü, klasik hız kontrolünün (cruise control) geliştirilmiş bir fonksiyonudur. Bu sistemle radar vasıtası ile önceden seçilmiş bir hızın sabit tutulması sağlanır. Radar sezici ve kontrol ünitesi birleştirilmiş ve ön tamponun altında bulunan bir bölgeye yerleştirilmiştir. Bu donanım sayesinde BMW'niz önde giden bir araca yaklaştığında, sistem aracı otomatik olarak farkeder ve önceden belirlenmiş bir mesafeyi (üç değişik ayar mümkün) sabit tutar. Otomobilin önü açıldığında, hafızada bulunan hıza ulaşmak için otomatik olarak hızlanır. Fren pedalına yapılacak küçük bir dokunuş, sistemin devre dışı kalması için yeterlidir. Bu sistem ile sürücü tamamen trafiğe konsantre olabilir ve böylece sürüş konforu artar. Ancak trafik durumuna göre sürüş şekli doğal olarak sürücünün sorumluluk alanı içindedir.


    Hi-Fi Professional LOGIC7 :Bu Hifi sistemi, tüm bilinen ses formatlarının 13 hoparlör üzerinden çok kaliteli bir şekilde verilmesini sağlar. 7 mid-range, 4 tweeter ve 2 adet merkezi yerleştirilmiş subwoofer ile hiçbir sistemle kıyaslanamayacak bir ses elde edilir. Tweeter'lar ve orta frekans hoparlörleri (100 mm çaplı) aluminyum membranlara sahip olup, subwoofer'lar seramik alaşımlıdır. 6 orta frekans hoparlörü dört kapıya ve arka cam önüne yerleştirilmiştir. Bu hopörlerlerin sonuncusu ise kokpitin tam ortasına monte edilmiştir. Subwoofer'lar (217 mm çaplı) ise ön koltukların altında bulunmaktadır. Bu merkezi bas kavramı ile bas seslerin tüm iç mekana eşit dağılımı sağlanmıştır. Bunu sağlamak için yüksek performanslı hoparlörler aracın tabanına yerleştirilmiştir. Böylece eşiklerde bulunan tüm boşluklar hacimli ses üretimi için kullanılmıştır. Bu düzenleme ile bagaj hacmi daraltılmamış, arka cam önünde oluşan titreşimler önlenmiş ve bas seslerin çok net bir şekilde elde edilmesi sağlanmıştır.




    Adaptif Farlar :Adaptif far çalışma sisteminde, virajlar alınırken, sensörler araç hızını, savrulma oranını ve direksiyon açısını tespit ederler. Daha sonra elektro-mekanik bir sistem, virajın yerleşimine uygun bir biçimde xenon farların yönünü ayarlayarak yolun ileri kısımlarında azami düzeyde aydınlanma sağlar. Sizin açınızdan bunun anlamı, gece yolculuklarında güvenliğinizin belirgin bir biçimde artmasıdır.




    Aktif Direksiyon :Nasıl Servotronic, klasik hidrolik direksiyon yumuşaklığını hıza göre ayarlayarak konfor ve güvenliği birleştiriyorsa, Aktif Direksiyon (active steering) da direksiyonun tur sayısını hıza göre ayarlar. Bu olağanüstü özelliğe sahip bir otomobilde, düşük hızlarda çok kısa turlu bir direksiyona sahip olur ve hafif direksiyonunuzu çok az çevirerek park ve manevra kolaylığı yaşarsınız; yüksek hızlarda ise tur sayısı artarak otomobilin yön tutuş dengesini artırılmış, güvenli ve rahat kullanımı garantiye alınmış olur.
    [değiştir]

    ASC + T ( Automatic Stability Control + Traction) :Kalkışlarda veya buzlu 'kaygan' yollarda viraj dönüşlerinde, tahrik tekerleklerinde ambelaj (birinde veya her ikisinde, farklı oranlarda dönüş sayısı artışı) oluşur. Sistem ABS sensörlerinden devir uyarısı alarak 'tahrik tekerlekleri' serbest tekerleklerden gelen devir sinyaliyle karşılaştırır. Belli bir değerin üzerinde ambelaj söz konusu olursa ambele olmuş tekerlekleri bu durumdan kurtarmak için DME (Digital Motor Electronic) ile haberleşerek motordan gelen torku azaltma yoluna gider. DME , bu talebi yerine getirmek için: ateşleme zamanını geciktirir, enjökterlerdeki yakıt miktarını azaltır, gaz kelebeğini kısma işlemlerini yapar. Buna ek olarak sistem ambelaj oranları arasında sağ ve solda fark varsa, sağ ve/veya sol tekerlekleri ABS sistemine komut verilerek frenler; bu arada boylamasına kararlılık da kaybolmaz.




    ABS (Antilock Braking System) :Aracın frenlenmesi sırasında, yol yüzeyinde lastiklerin tutunabilme gücüne göre belirli bir fren dozajı aşıldığında tekerlekler bloke olurlar. Frenlenen tekerlekte oluşan blokaj sorununu çözebilmek için ABS sistemi fren hidrolik sıvı basıncını belirli bir aralıkta azaltır veya çoğaltır. Bunun için ABS sistemi 4 tekerlekte de bulunan tekerlek devir sensörlerinden uyarı alır ve fren hidroliği basıncını düzenler. Bu durum frenleme sırasında aracın savrulmasını engeller ve kararlığı artırır. Aracın frenlenmesi sırasında boylamasına kararlılık kaybolmaz; tekerlekler bloke olmazlar, maksimum frenleme sırasında bile direksiyon hakimiyeti kaybolmaz, düşük sürtünme katsayılı yollarda frenleme sırasında tekerleklerde blokaj oluşumu engellenir.




    Servotronic :Klasik hidrolik direksiyon sistemine sahip araçlarda düşük hızlarda sürüş kolaylığı ve konfor sağlanırken yüksek hızlarda direksiyon cevabının yumuşak olması nedeniyle aktif güvenlik azaltır. Bu yüzden servotronic sistem hidrolik direksiyon sisteminin güç desteğini araç hızına bağımlı kılar. Park manevralarında maksimum konfor, yüksek hızda aktif güvenlik standardizasyonu ve direksiyon cevabının daha net hissedilmesini sağlar.


    DSC (Dynamic Stability Control) :Belli bir hızın üzerinde viraja girildiğinde araçta oluşan oversteer 'aşırı dönme' ve understeer 'az dönme' problemlerini algılayarak ASC+T ve ABS sistemlerini kullanarak problemi fiziksel limitler dahilinde çözen üst hiyerarşide bir sistemdir.




    CBC (Cornering Braking Control): Otomobil viraj içinde iken ani frene basıldığında eğer arkadan tahrikli ise genellikle aracın burnu viraj içine, arkası viraj dışına kayma eğiliminde olur (oversteering). Önden tahrikli ise genellikle burnu viraj dışına kayar (understeering). Böyle bir durumda frenleme esnasında arka tekerleklere gereksiz fazlalıkta fren etkisi uygulandığında bloke olabilirler. CBC sistemi burada devreye girerek bu tekerlekteki fren gücünü limitler. Eğer araç sağa doğru bir virajda ise sağ arka tekerlek sola doğru virajda ise sol arka tekerlekteki devir sayısı yükselecektir. CBC bu durumda sadece viraj içi arka tekerleğin devrinin yükselmesini öteki tekerleklere göre engelleyecektir. Bu durumda araç spin hareketinden korunmuş olacaktır.




    DBC (Dynamic Braking Control) :Bu sistem tamamen sürücünün panik durumlarda frenlemesine yardımcı olacak şekilde programlanmıştır. DBC fren pedalı basıncını ve ayağın gaz pedalından çekiliş hızını parametre olarak kullanır. Sürücü aniden ayağını gazdan çekip frene bastığında, sistem bunu panik durum olarak algılar ve bir insanın yapamayacağından daha hızlı ve etkili bir frenaj sağlar. Kısacası tehlikeli durumu algılayıp sürücüden daha önce fren sistemini gerekli basınçla harekete geçirir bunu hidrolik etki ile yapar. Daha önce bir rezervuarda toplanan yüksek hidrolik basınç böyle bir durumda serbest bırakılarak çok hızlı bir şekilde tekerleklere dağıtılır.


    VANOS:Motor alt ve üst devir aralıklarında gezinirken, kam millerinin(sübapların hareketini sağlayan miller, egzantrik mili) sübap açılma-kapanma avansını değiştirebilen sistemdir.Sonuç olarak daha şişkin bir tork eğrisi elde edilir. Temelde emme ve egzost subaplarının kesişme zamanlamasını arttırıp azaltma prensibi ile çalışır.


    Valvetronic: Seri motor üretiminde benzersiz bir teknolojidir.Valvetronic sayesinde hava emme valflerinin sürekli değişken hareketleri sağlanarak motorda gaz kelebeğine ihtiyaç duyulmaz. Daha az tüketim, daha düşük egzos emisyonu, bununla beraber daha dinamik ve anında tepkili bir sürüş avantajı elde edilir


    AUDI

    Audi, Alman bir otomobil şirketidir; Volkswagen grubunun bir parçasıdır. Şirketin merkezi Ingolstadt, Bavarya'da bulunmaktadır.

    Şirketin geçmişi 1899 yılına ve August Horch'a dayanmaktadır. İlk Horch otomobili kendisi tarafından 1901 yılında tasarlanmıştı. 1910 yılında Horsche şirket dışarısına atılmış ve kendi adını eski ortaklarıyla olan anlaşmazlıklar nedeniyle artık yaptığı tasarımlarda kullanamayacak hale gelmişti. Eski Almancada anlamı "Dinle!" olan "horch" , Latincede aynı anlama gelen Audi`yi markası olarak kullanmaya başladı.

    1932 yılında Audi, Auto Union'u oluşturmak üzere Horch, DKW ve Wanderer şirketleri ile birleşti. Auto Union kullandığı birbirine bağlı dört halka da bugün Audi'nin logosu olarak kullanılmaktadır.

    İkinci Dünya Savaşı sonrasında, şirket DKW etrafında ürünlerini sunmaya çalıştı. Ancak iki çekişli motoru o kadar ünlü olamadı. Eylül 1965'de Audi tekrar bir çıkış yaparak 72 beygirlik 4 kapılı sedanını piyasaya sundu, dünyanın en modern motorlarından biriyle.

    1970'lerde Audi 1950 yıllarında dünyanın en büyük motorsikletlerini üreten şirket olan NSU ile birleşti. Bu şirket Neckarsulm, Stuttgart yakında bulunmaktaydı. NSU daha küçük arabalar yapmayı öngörüyordu; daha sonrasında yeni bir rotasyon motorlarında Felix Wankel'in fikirleriyle kullanılmaya başladı. 1967'de çıkartılan yeni NSU Ro 80 bir uzay çağı arabasıydı ve o gün itibariyle sundukları aerodinamik, ağırlık, güvenlik açısından kusursuzdu, ancak motorlardaki rotasyon hatası NSu için pahalıya patlamıştı. Yine de günümüzde hala Audi'nin bazı modelleri Neckarsulm'da üretilmektedir.

    Geçen 30 yıl içerisinde Audi yüksek güce sahip bir çok model sundu. 1980'de piyasaya sunulan Ünlü "Quattro" modeli ; ilk kez kullanılan 4 çekerli turbo bir spor arabasıydı. Audi bu atılımla teknolojide zirveye oturdu. (Bu teknoloji daha sonrasında dünya'nın hemen hemen tüm otomobil şirketleri tarafından kullanılmıştır.)

    Audi 80 modeli ile beraber, tüm modeller "Quattro" özelliğini kazandı. Audi 80 her ne kadar 1986 yılında "dede arabası" imajına sahip olsa da unutulmaz tasarım 1989'da piyasaa sunuldu. Bu model piyasaya bomba gibi düştü ve oldukça iyi satış rakamlarına ulaştı.

    Gelişen teknoloji ile, Audi dünyanın en gelişmiş motorunu kullanmaya başladı. 1995'de S4 modelinde kullanılan dört çekerli motoru bu döneme damgasını vurdu.

    1997'de de dünyanın tamamen aliminyumdan yapılmış ilk otomobilini sunan Audi, A8 modeli ile aliminyum uzak çizgilerine ulaşmış oldu. 90'ların ortasında yeni serilerini piyasaya süren Audi dünyanın en kaliteli otomobilleri arasında yerini aldı.

    2000 yılı itibariyle 24 saatlik Le Mans yarışını 4 kez ard arda kazanan Audi 2003'de VW grubunun başka bir modeli ile ancak tamamen Audi kadrosu ile Bentley modeli altında da bu başarıya imza attı...


    RESMI SITESINDEN AUDI TARIHCESI

    Audi’nin içiçe geçmiş dört halkası, kurucusu olan şirketleri temsil ediyor. Horch, Audi, DKW ve Wanderer...

    1889 yılında kurulan Horch, Almanya’nın en eski otomobil üreticilerinden biri... Audi’ye adını veren şirket 1909 yılında kendi şirketinden ayrılan August Horch tarafından yapılandırılıyor. DKW, 1909’da buhar güçlü makineler üretmek için kuruluyor.


    Araba Markalarının Tarihçesi


    Wanderer; değirmen motorundan, daktiloya uzanan geniş bir yelpazede üretim yapıyor. Zaman içinde, otomobil sektöründeki üretim kapasitesi artınca, 1932 yılında Horch, DKW, Wanderer ve Audi birleşerek Audi’nin dört halkasını oluşturuyor. Kurulan ilk şirketin adı; Auto Union...


    Bu birliktelikle, otomobil sektöründe bir çok "ilk"e imza atmaya başlıyorlar...


    Araba Markalarının Tarihçesi


    1966 yılındaysa Volkswagen şirketi satın alıyor. 1969’da NSU, Auto Union’a katılarak Audi NSU’yu oluşturuyor. Audi 1984'ten bu yana kendi adıyla "AUDI AG" olarak dünyanın en güçlü, en başarılı otomobillerini üretmeye başlıyor.

    İşte Audi’nin yakın geçmişteki başarılarından sadece birkaçı: British Touring Car Championship (BTCC) 1996 Manufacturers’ Champion...

    CAR Magazine, Robb Report, Auto Show ve Automotive Magazine tarafından 1998’de dünyanın en iyi 10 otomobilinden biri olarak seçilen Audi, geçmişten gelen başarılarıyla, geleceğe yol alıyor! Audi’nin Türkiye Genel Distribütörlüğü’nü, lüks otomobil sektöründe ilk ISO 9002 Kalite Belgesi’ni almaya hak kazanan, Doğuşmotor yürütüyor.

    Güçlü Motoru Çalıştığında Duyduğunuz,

    Audi’nin Başarı Öyküsüdür.


    BENTLEY


    Bentley, bir İngiliz otomobil üreticisidir. 18 Ocak, 1919 tarihinde İngiltere'de kurulan Bentley; Birinci Dünya Savaşı'nda uçak motorları üretmesinin ardından; lüks otomobiller üretmeye başlamıştır.

    1931 yılında Rolls-Royce tarafından satın alınan Bentley, 1998 yılına kadar aynı teknik kadro ile birbirlerine oldukça benzeyen modeller sunmuştur.

    1998 yılında, Volkswagen'e 430 Milyon Paund'a satılan Bentley; 2005 yılında 3654'ü Amerika Birleşik Devletleri'nde olmak üzere, toplam 8627 araba satmıştır.


    Araba Markalarının Tarihçesi


    Aston Martin

    Araba Markalarının Tarihçesi

    Aston Martin, bir İngiliz otomobil üreticisidir. Adını şirketin kurucusu olan Lionel Martin'den alır. Aston Martin otomobilleri tamamen el yapımı olup, üzerlerine, en son parçayı monte eden işçinin adı yazılır. Araçta plastik madde kullanılmadığından küllük, düğmeler ve havalandırma ızgaraları alüminyumdan imal edilir.

    Araba Markalarının Tarihçesi



    Mercedes

    1876 yılında Nikolaus August Otto, uzun yıllardan beri sürdürülen "Güç Kaynağı" arayışına son vererek ilk dört zamanlı gaz motorunu üretti. Otto’nun yaptığı 4 zamanlı motorda ateşleme alevle yapıldığı için motor devri ancak dakikada 150-200 devire çıkabiliyordu. Kontrollü bir ateşlemesi olmayan bu motor geniş bir uygulama alanı bulamadı.

    Otto’nun çalışma arkadaşlarından Daimler, Otto'dan ayrılarak kurduğu atölyede sıcak boru ateşlemesi denilen bir sistemi geliştirdi. Boru sıcaklığı ayar edilerek, motor devrini ve çalışmasını kısmen kontrol altına aldı. Böylece motor devrini 800-1000 devir/dakika'ya çıkarmayı başardı. Bu içten yanmalı motorların otomobillerde kullanılabileceğini ortaya koydu. Fakat motorlarda hala yakıt olarak hava gazı kullanılıyordu.

    Bundan sonraki çalışmalar havagazının yerine benzinin kullanılmasını sağlamak için; benzini pülverize ederek hava ile karıştırılması üzerinde yoğunlaştırıldı. Bu amaçla Daimler Almanya'da, Forest Fransa'da çalışmalar yaptılar. Forest, filit tulumbası esasına göre çalışan ilk karbüratörü yaptıysa da başarılı olamadı.

    Daimler ise, havayı sıvı yakıt içerisine iterek yakıtı zerrelerine ayırıp bu zerreleri de ateşlemeden önce sıcak boru temas ettirerek buhar haline getirmeye çalıştı. Sonunda Daimler bu iki prensibi birleştirerek arkadaşı Wilhelm Maybach ile birlikte bugünkü modern karbüratörlerin esasını teşkil eden ilk şamandıralı karbüratörü yaptı. 1885 yılında Reitwagen adında bir motorlu bisiklet de üretti.

    Bu çalışmalar devam ederken Alman mühendisi Karl Benz Daimler'in motoruna kendi bulduğu ilk elektrikli ateşleme sistemini de ekleyerek ticari yönden daha elverişli içten yanmalı motoru üretti. Gottlieb Daimler şamandıralı karbüratör yaparak içten yanmalı motorların gelişmesine katkıda bulunsada yaptığı motoru bisiklet, kayık, at arabası gibi taşıtlara monte etmeye çalışarak Karl Benz'in gerisinde kaldı.

    At kullanılmadan kendiliğinden hareket edebilen anlamındaki auto + mobile kavramının ortaya atılmasından sonra ilk otomobilin doğumu, bugün Otto motoru olarak bilinen bu motorun geliştirilmesinden tam 10 yıl sonra gerçekleştirildi. Karl Benz 3 tekerlekli otomobili yaparak fabrika etrafında deneme turları atmıştır. Bu esnada karısı ve işçileri heyacan içinde bağıra çağıra peşinden koştukları bilinir. Ancak araç dört turdan sonra bozulmuştur. 9 Ocak 1886 tarihinde Mannheim'li fabrikatör Karl Benz, Berlin'deki imparatorluk Patent Bürosu'na baş vurarak "Gaz motoruyla hareket eden araç" için patent hakkını aldı.

    Aynı yıl "Kendi kendine hareket eden otomobil" rüyasıyla uğraşan bir başka kişi, Gottlieb Daimler, Stuttgart yakınlarındaki Cannstatt kasabasında önemli bir başarıya imzasını attı: Gottlieb Daimler ilk motorlu otomobilini denedi. Birbirine çok yakın mekanlarda, ancak birbirlerinden habersiz olarak otomobillerini geliştiren Daimler ve Benz buluşlarıyla yeni bir çağın açılmasına, dünyanın tam anlamıyla harekete geçmesine neden oldular.

    Daha sonraki yıllarda Karl Benz'in şirketi "Benz & Cie" ve Gottlieb Daimler'in şirketi "Daimler Motoren - Gesellschaft" birbirlerine rakip olarak otomobil ürettiler.

    İlk otomobillerin çoğu, dişlileri olmadığı için yokuş çıkamıyor, önce durup sonra geriye doğru inmeye başlıyordu. 1893’da yapılan Benz Victoria marka arabada bir deri kayışı küçük bir kasnağa bindiren bir kol kullanılmıştı. Bu düzenek tekerleklerin daha yavaş dönmesini ve yüksek manivela gücünün arabayı yokuş yukarı tırmandırmasını sağlıyordu.

    Benz Fabrikası 1896’ya kadar 130 araç üretti. 1894 yılında piyasaya sürülen Benz Velo önemli sayıda satılan ilk araç olmuştu.

    1897 yılında Fransa'nın Nice kentinde yaşayan Avusturyalı tüccar ve Avusturya Nice Başkonsolosu Emil Jellinek, Daimler fabrikasını ziyaret ederek bir otomobil satın aldı. Uluslararası finans dünyası ve aristokrasi ile iyi ilişkiler içinde olan Jellinek, Daimler otomobili ile Fransız Riviera'sında büyük ilgi topladı. Daha sonra Jelinek 1899'da 23 beygir gücünde motorla donatılmış bir Daimler yarış otomobiline büyük kızı Mercedes'in adını vererek bu araçla Nice'de bir yarışa katıldı ve birinci oldu. Bu başandan sonra Jelinek, Daimler fabrikasına 36 otomobil sipariş verdi ve bu araçların "Mercedes" adını taşımalarını şart koştu.

    Emil Jelinek'in elde ettiği satış başarısı üzerine Daimler, 1901 yılından itibaren ürettiği araçları "Mercedes" olarak adlandırmaya karar verdi. Mercedes İspanyolca konuşulan ülkelerde çok kullanılan bir isimdir. Kelime olarak da Mars gezegeninin ispanyolca adıdır. Lütuf ve zerafet anlamına da gelmektedir.

    23 Haziran 1902 tarihinde Mercedes marka adı olarak tescil edildi. 26 Eylül 1902 tarihinden itibarende kanunlarca koruma altına alındı. Daha sonra Mercedes ve Benz firmaları 1926 yılında birleşmiştir.



    Araba Markalarının Tarihçesi


    Araba Markalarının Tarihçesi




    Alfa Romeo

    Hikaye, geçen her Alfa Romeo'nun önünde şapka çıkartan Henry Ford'tan başlayıp Alfaları geçtiği yarışlarda Enzo Ferrari'nin bir çocuk gibi ağlamasına kadar uzanır. Motorlu araç tarihçesinde unutulmaz birçok sayfa açan şirket tarihi bir asrı tamamlamaya yaklaşmıştır.

    Alfa Romeo'nun dünya genelinde oluşturduğu imajının her zaman bir parçası olan semboller vardır: "Cuore sportivo", yani sportif ruhu, boyun eğmeyen hareketli yapısı, motorunun çıkardığı ses, zerafeti ve İtalyan tasarımı. Şimdi sizi efsanenin başladığı tarihten bugüne kadarki süreçte farklı değişik Alfa Romeo görüntülerinden oluşan bir yolculuğa çıkarıyoruz.

    Yıllar sonra gerçekleştirilmek üzere yapılan bir tasarımın çeşitli zorlukları vardır.

    Paradoksal açıdan, bir tasarımcının "bugünü", tasarım yaptığı insanlar için "gelecek"dir. Çünkü çevremizdeki sosyal ekonomik ve teknolojik dünya giderek karmaşık hale gelmektedir. Gelecekte otomobillerin baş etmek zorunda kalacakları kısıtlamaların (enerji, ekolojik, politik-idari) neler olduğunu kim bilebilir?

    Önünüzdeki birkaç yıl içinde otomobil üreticileri için ne tür fırsatların doğacağını (yeni malzemeler, yeni motorlar, yeni yakıtlar) kim bilebilir? Acaba insanlar hala, gerçek bir Alfa Romeo gibi müthiş bir kullanıma sahip dinamik bir otomobile binmenin zevkini ve heyecanını hissetmek isteyecekler mi?

    Alfa Romeo Tasarım Merkezi'ndeki tasarımcılar, kendilerini başkalarının yerine koyup çalışmalarını bu perspektiften değerlendirerek, bu sorulara basit yanıtlar vermektedirler. Yeni nesneler, yeni şekiller ve insanların yaşama daha mutlu bakmalarını sağlayacak yeni otomobiller tasarlarken, geleceği tasarlama gibi karmaşık bir işi de üstlenirler.

    Araba Markalarının Tarihçesi


    Citroen

    Otomotiv tarihinde çığır açan pek çok yeniliğe imza atan Citroën, 1919 yılında André Citroën tarafından kuruldu. Citroën soyadı, tüccar olan büyük büyük büyükbabasının sonradan "Citron" olarak değiştirilen "Limoenman" soyadından geliyordu; "küçük limonları olan adam"...

    Henüz 34 yaşındayken "dişli takımı" üretmek üzere kendi şirketini kuran André Citroën, otomotiv endüstrisinde daha sonraları bir dev olarak anılacaktı. Citroën’in hafızalara kazınan sembolü "double chevron" (rütbe işareti) ise André Citroën’in kendi buluşu olan üçgen dişli sistemine bir göndermedir.

    Araba Markalarının Tarihçesi


    Ferrari

    Yüksek performanslı bir Ferrari satın almak yüksek kaliteli seyahat ve yaşam tarzı deneyiminin başlangıcıdır. Ferrari satın almanın verdiği keyfi hiç bir şey bozmamalıdır. Satın alma deneyiminde size yol göstermeye hazır olan satış ekibimiz sayesinde aracınızı satın alırken stres değil büyük keyif yaşarsınız. Ferrari'ler konusunda çok deneyimli, mükemmel hizmet ve üstün kaliteli otomobiller sunma konusunda çok başarılı olan mükemmel bir satış ekibimiz bulunmaktadır.

    Ferrari'ler, markanın performans, teknoloji ve işçilik bakımından mükemmelliğinin yansıtılması için Maranello’da tasarlanıp üretilmektedir. Her model spor otomobil tasarımı özelliklerini azami şekilde yansıtsa da her müşterimizin Carrozzeria Scaglietti kişiselleştirme programımız ile aracını kendine özgü hale getirme imkanı bulunmaktadır. Tüm seçenekler araç sipariş edilirken belirlenebilir ve diğer her türlü kişiselleştirme ihtiyacınızda satış personelimiz size yardımcı olmaktan mutluluk duyacaktır.

    Başından beri Ferrari’nin yol otomobilleri doğrudan doğruya motorsporlarındaki deneyimlerinden yola çıkılarak geliştirilmiştir. Bu, çok az sayıda üreticinin sahip olduğu köklü bir gelenektir.

    Pininfarina tarafından mükemmel bir şekilde tasarlanan Ferrari’ler her zaman şıklığın, yüksek performansın, üstün teknolojinin ve günümüzün V8 ve V12 motorlu spor otomobillerinde olduğu kadar Scuderia’nın Formula 1 Dünya Şampiyonasındaki üstünlüğünde de büyük etkisi olan tutkunun benzersiz bir birleşiminden oluşmaktadır.

    Ferrari, yeni araç sahiplerine yeni araç için sunulan garantiyi çok daha kapsamlı ve uzun süreli bir hale getirme seçeneğini sunmaktadır.

    Resmi Ferrari Güç Garantisi Sistemi ile aracınızın 9 yıla kadar garanti kapsamında kalması mümkündür. Seçmiş olduğunuz garanti paketi kapsamındaki tüm onarım ve parça değişimleri yetkili satıcınız tarafından bir yetkili servis merkezinde gerçekleştirilir
    ????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu http://www.webhatti.com/showthread.php?t=254357


    Honda

    Honda başlıca ürünleri otomobil, kamyon, motosiklet ve robot olan bir Japon otomotiv markasıdır.

    Firma ayrıca ATV'ler, deniz motorları, elektrik jeneratörleri, bahçe makineleri de üretir. Yılda 14 milyon ile dünyanın en büyük motor üreticisidir. Merkezi Tokyo'da olan Honda, dünya çapında pek çok ülkede üretim ve satış yapmaktadır.

    Honda Motors Company, 1948'in Eylül ayında Soichiro Honda tarafından kurulmuştur. Çocukluğundan beri aklından çıkarmadığı kendi eliyle otomobil üretme rüyasını gerçekleştirmiştir. Gençlik günlerinde, kendi ürettiği otomobili dünya yarışlarında lider olarak görmeyi hayal etmiş ve bunu başarmıştır. Yarattığı mühendislik harikası motorlarla Honda markasını kısa sürede yollarda rakip tanımayan bir konuma getirmiştir. Çalıştığı yıllar boyunca ticari kaygıları bir kenara bırakıp idealist tavrıyla mühendislik harikası tasarımlar ve buluşlar yapmıştır.

    Soichiro Honda, Honda'nın sadece kurucusu değil, aynı zamanda Honda´nın yolunu belirleyen insan olmayı başaran Honda, her zaman yaratıcı fikirleri ve projeleri desteklemek için sermaye artırımına gitmiştir. 1949 yılında Dream (Rüya) isimli 98 cc'lik motosikleti üretmiştir. 1961'de 125 cc gücündeki Honda motosikletle Honda Motor'un dünya şampiyonluğunu kazanmasını sağlamıştır.1 964'te Honda, seri otomobil üretimine başlar. Yine aynı yıl kendi aracıyla Formula 1'e katılır ve ilk GP'yi 1965 yılının Ekim'inde kazanır.

    1975 yılında dünyadaki en önemli otomobil markalarının içine girmeyi başarmıştır. 1980'li yıllarda ise kalitesi, sorumlulukları, çevre konusundaki duyarlılığı ve mühendislik hedefleriyle dünyanın en büyük çok uluslu şirketlerinden biri haline gelmiştir. Bütün bu başarıların ve gelinen noktanın bir çocukluk hayalinden başka bir şey olmadığını anlamak çok zor olmasa gerek.

    Honda her zaman yeni ve farklı olanı yaratmayı hedeflemiştir. Aslında gerçek hedef, Honda´nın kendi sınırlarını aşmak ve insanlara daha iyiyi, daha güçlüyü, daha yüksek kaliteyi ulaştırmaktır. Honda bu hedefe ulaşmak için farklı farklı alanlarda çalışmalarını sürdürdü. Herkesin "imkansız, yapması çok güç" dediği belki de hiç düşünemediği buluşlara imza attı. Bunun en son ve en açık örneği, Asimo'dur.

    Asimo dünyanın ilk insan robotudur. Asimo artık 1.30 boyunda 54 kg ağırlığında, yani geçtiğimiz yıllara göre biraz daha geliştirilmiş. Yürüyor, koşuyor bir insan gibi denileni anlıyor verilen komutlara göre istekleri yerine getiriyor, hatta dans bile ediyor. Kısacası Honda´nın yarattığı Asimo her hareketiyle çok yakında robotların hayatımızın içinde yerlerini alacağını kanıtlıyor. Hangi otomobil üreticisi bütün işlerinin yanında yaratıcı düşünceyi bu kadar destekleyip böyle buluşlara imza atıyor ki?

    Honda'nın Formula 1 konusundaki tarihçesi son derece parlaktır. Motor teknolojileri konusunda üstün performans sunan Honda Formula 1´de 6 takımlar klasmanı, (1986, 1987, 1988, 1989, 1990, 1991) ve 5 sürücüler şampiyonluğu (1987, 1988, 1989, 1990, 1991) kazandı ve Formula 1 tarihinde bir döneme damgasını vurdu. 2000 yılında kurulan BAR HONDA takımıyla birlikte efsane tekrar F1 pistlerine döndü. Kurucu Bay Honda ilk günden başlayarak motor sporlarındaki coşkunun şirketin otomotiv sanayine katkılarını da keşfetti. Bu konudaki en büyük katkı hafif ve kompakt araç motorlarıydı. Motorun gücünün ve sonucunun hemen alındığı alanlar olan F1 pistleri "motorun iyi çalışıyorsa kazanırsın" gerçeğinin en iyi kanıtlandığı noktalardır.

    Efsane kurucu Bay Honda ürettiği birçok motosiklet modeliyle Japonya´nın önde gelen motosiklet üreticilerinden biri olmayı da başarmıştır ve zaman içinde bu alandaki ünü bütün dünyayı sarmıştır. Honda´nın 10.yılında piyasaya sürdüğü Super Cub isimli motosiklet bir anda satış rekorları kırarak liste başına yerleşmiştir.

    Bay Honda şirket kuruluşundan sadece 5 yıl sonra motosiklet yarışlarının olimpiyatı olan "Isle of Man Tourist Trophy Grand Prix"e katılmıştır. Bu son derece radikal ve bir o kadar da cesur bir karardı o zamanlar için. Bu kararın ne kadar yerinde olduğu yarış sonuçları açıklanınca ortaya çıktı. Daha ilk yıldan Honda "Üreticiler Şampiyonu" olmayı başarmıştı. Daha sonra motosiklet konusunda da yol alan Honda en özel ürünlerini piyasaya sundu. Son yıllarda ürettiği modellerden biri olan Pan-European bunun en iyi örneğidir. Pan-European'de hem spor sürüşü hem de uzun yol konforunu bir arada yaşamak isteyenleri düşünmüştür ve benzersiz bir model yaratmayı başarmıştır. Kurulduğu ilk günden beri motor teknolojisi konusunda rakipsiz olan Honda yeni ürettiği modellerle de rekorlar kırmaya aday olduğu kesindir.

    Her zaman motor yarışlarında dünya lideri olmayı hedefleyen Honda üstün motor teknolojisi sayesinde bu amacına daha uzun yıllar ulaşacağını kanıtlamaktadır.


    Araba Markalarının Tarihçesi


    Hyundai
    1967'de kurulan Hyundai Motor Company bugün otomotiv üretiminde Kore'nin tartışılmaz lideri, dünyanın ise önde gelen otomotiv üreticilerindendir. Şirket 52.000'den fazla personeli ile Hyundai Grubu'nun temel taşlarından birini teşkil etmektedir

    Hyundai Motor Company'nin yılda 1.5 milyon adetlik üretim kapasitesine sahip Ulsan fabrikası, dünyanın kompleks halindeki en büyük otomotiv üretim tesisidir. 1995 yılında, yıllık 100.000 adet üretim kapasiteli ağır ticari araç fabrikası Chonju, 1996 yılında ise yıllık 300.000 adet binek araç kapasiteli Assan fabrikası üretime geçmiştir. Talebin gelişimine paralel olarak Hyundai Motor Company Yulcheon'da yıllık 500.000 adet araç kapasiteli yeni bir fabrika kurmayı planlamaktadır.

    1998 yılında Kia firmasının da satın alınması ile Hyundai, Kore otomotiv pazarının %70'ini ele geçirmiştir.

    Hyundai 1974 yılında ürettiği ilk modeli "Pony"i 1976 yılının ilk yarısında Ekvator'a ihraç etmiştir. Kuruluşundan 29 yıl sonra 10 milyonuncu aracın üretimini gerçekleştirilen HMC, 2004 yılında ise 10 milyonuncu aracının ihracatını yapmıştır.

    Hyundai Motor Company Kore'de bir çok ilke de imzasını atmıştır. Bunların arasında Kore'nin ilk spor otomobili Scoupe (1990), hidrojen ile çalışan araç prototipi, düşük emisyonlu araç prototipi, ultra hafif aluminyum araç ve hybrid araçların üretimleri sayılabilir.

    Hyundai Motor Company’nin Güney Kore’deki fabrikaları haricinde Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Hindistan’da da global üretim merkezleri bulunmaktadır. Hyundai Otomotiv Grubu, 2005 yılı sonundaki global satışları itibariyle dünyanın en büyük 6’ncı otomotiv üreticisi konumunda bulunmaktadır ve 2010 yılı itibariyle 5’inciliğe yükselmeyi hedeflemektedir.


    İmkansızı gerçekleştirme inancı ile hareket eden Hyundai Motor Company araştırma ve geliştirmeye büyük önem vermektedir. Halihazırda satış gelirinin % 10'a yakını bu alana ayrılmaktadır.

    Şirket felsefesi olarak müşteri, teknoloji, kalite ve insanın her zaman önde geldiğini vurgulayan Hyundai Motor Company, dünya otomotiv endüstrisinde daha yukarılarda yer almak, Araştırma-Geliştirme ve teknolojik gelişmelerdeki üstünlüğünü daima korumak hedefindedir.

    Hyundai Motor Company ayrıca iki yıl önce motor sporlarına destek verme kararı alarak kendi motor sporları ekibini oluşturmuştur. Hyundai ralli ekibi halen Accent modeli ve dünyanın iki ünlü pilotu ile Dünya Ralli Şampiyonası'nda başarıdan başarıya koşmaktadır.

    Euro 2000 ve 2002 FIFA Dünya Kupası'nın sponsorluğunu başarıyla yapan HMC, Euro 2004 ve 2006 Dünya Kupalarının da sponsorluğunu üstlenmiştir.

    Hyundai Grubu, bünyesindeki 45 şirketi ile Kore'nin ve dünyanın en büyük gruplarından birisidir. Dünya çapında 180.000'den fazla personeli bulunan Grup; motorlu araçlar üretimi, mühendislik, inşaat, gemi yapımı, çelik, petrokimya, makine, havacılık, elektronik ve finans sektörlerinde faaliyet göstermektedir.

    Grubun geçmişi 1940'ta Chung Ju Yung tarafından kurulan küçük bir tamir atöl-yesine dayanmaktadır. 1947'de kurulan Hyundai Engineering & Construction Company (HEC) Kore'nin savaş sonrası yeniden yapılanmasında kilit rol oynamış ve Grubun 60'lı ve 70'li yıllarda çelik, gemi yapımı, otomobil ve makine üretimi gibi değişik ağır sanayi sektörlerine girmesi için zemin oluşturmuştur.

    Kore'nin en gelişmiş inşaat ve mühendislik firması olan HEC ulusal ve uluslararası nükleer güç tesisleri gibi önemli projeler geliştirmiştir. HEC tüm dünyada insanların rahatlığı ve güvenliği için yaptığı çalışmaları zenginleştirmeye devam ederken doğal çevreyi 21. Yüzyıl için olduğu gibi muhafaza etmeyi hedeflemektedir.

    1967'de Hyundai Motor Company'nin kurulması, grubun daha hassas teknolojiler gerektiren sanayi kollarına geçişini belirlemiştir.

    1973'de dünyanın en büyük gemi inşa tesislerine ve tersanlerine sahip olan Hyundai Heavy Industries kurulmuştur. Hyundai Mipo Dockyard Co. Ltd. gemi yapımı ve tamirinde uzmanlaşmıştır.

    1977'de kurulan Hyundai Precision and Industry Company ise konteyner, iç piyasa için 4x4 Galloper arazi araçları, helikopter ve ordu için tanklar üretmektedir.

    1980'li yıllarda Hyundai Electronics ve Hyundai Robot Industry şirketlerini kuran Grup, yüksek teknoloji gerektiren micro-chip, bilgisayar ve iletişim sistemleri üretimine girerek uluslararası alanda söz sahibi olmuştur.

    Gruba bağlı firmalar arasında yer alan Hyundai Corporation grubun ticaret kolunu oluşturmaktadır. Altı kıtada bulunan 68 temsilciliği ile ticaret, deniz aşırı pazarlama faaliyetlerinde bulunan şirket, Hyundai Grubuna bağlı firmalar için geniş bir yelpazede toplu hizmet sağlamaktadır

    1980'li yıllarda Hyundai Electronics ve Hyundai Robot Industry şirketlerini kuran Grup, yüksek teknoloji gerektiren mikro-chip, bilgisayar ve iletişim sistemleri üretimine girerek uluslararası alanda söz sahibi olmuştur.

    Gruba bağlı firmalar arasında yer alan Hyundai Corporation grubun ticaret kolunu oluşturmaktadır. Altı kıtada bulunan 68 temsilciliği ile ticaret, deniz aşırı pazarlama faaliyetlerinde bulunan şirket, Hyundai Grubuna bağlı firmalar için geniş bir yelpazede toplu hizmet sağlamaktadır


    Araba Markalarının Tarihçesi



    İsuzu

    İleri spor kullanım araçları (SUV), ticari araçlar ve dizel motorları için aksam imalatçısı olarak Isuzu Motors Ltd bu gün dünya otomotiv endüstrisinde önemli bir rolü üstleniyor.

    SUV’larla ilgili yeni buluşları sunmaya ek olarak Isuzu diğer otomotiv imalatçıları ile de ilişki içindedir, çünkü durmaksızın değişen pazar gereksinimlerini karşılamak üzere çok çeşitli kamyonlar, otomotiv ve endüstriyel kullanım için ileri dizel motorları geliştirir.

    Isuzu’nun teknik alandaki gücünün gelecekte güzel başarılar üreteceği beklentisinin nedeni budur.

    "Isuzu" ismi ilk olarak 1934’te marka olarak belirdi, Isuzu'nun o zamanki atası devlet standartlarına uyan araçların kitlesel olarak üretimini yapıyordu. İsim, Japonyanın en eski mabedi olan Ise Shrine of Mie yakınındaki Isuzu Nehri'nden gelir. "Isuzu Motors Ltd" şekli 1949’da kabul edilmişti.

    Araba Markalarının Tarihçesi
    __________________
    Lada

    Lada, Autovaz'ın bir araba markasıdır. Ucuz, fakat verimi yüksek kazançlı bir orta sınıf otomobilidir.

    Volga Otomobil Fabrikası 27 Temmuz 1966 yılında, Kuibyschewer (bugünkü adı ile Samara) bölgesinde, yıllık 600.000 otomobil kapasitesi ile üretime başlamıştır. Bu üretim için İtalyan Fiat ile 1966 yılında teknoloji ve lisans anlaşması yapılmış olup, şirketin yönetimine ülkenin otomobil bakanı Viktot Nikolayavich atanmıştır. 1967 yılının Nisan ayında ilk Zhiguli (Fiat 124 şasesi ) otomobilller (sonraki modeller Lada adını almıştır) üretim bandından çıkmaya başlamıştır.

    Aracın projelendirme aşamasında Fiat, Moskova Enstitüsü Nami ve şirketin araştırma - geliştirme departmanı birlikte yer almışlardır. Fiat 124 adı ile 1966 yılında sınıfında yılın otomobili seçilen bu model VAZ 2101 adı ile de ülkesinin en popüler otomobili olma sözünü veriyordu.

    1971 yılının Mart ayında yıllık 220.000 adet otomobil üretim kapasitesine ulaşan fabrika 1972 yılının Ocak ve yine aynı yılın Eylül ayında kapasitesini arttırmış, Aralık 1973 yılında ise fabrika bütün olanakları ile tam kapasite üretime ulaşmıştır.

    Autovaz yıllık 750.000 adet imalat kapasitesi ile Rusya ve Doğu Avrupa'nın en büyük otomobil üreticisi konumundadır. 1970 - 2003 yılları arasında 600.000 adeti Vega modeli olmak üzere toplam 22 milyon araç üretmiştir. Ayrıca lisans anlaşmaları ile aralarında Ukrayna, Kazakistan, Mısır ve Ekvator ülkelerinin de bulunduğu 18 ayrı montaj tesisleri de faaliyet göstermektedir.

    Türkiye'ye 1986 yılından itibaren bir Anadolu Grubu kuruluşu olan Çelik Motor Tic. A.Ş tarafından ithal edilmeye başlanan LADA büyük bir ilgi ile karşılanmış ve 1989-1993 yılları arasında üstüste ençok satılan ithal otomobil olma başarısını yakalamıştır.

    Land Rover
    Sıradışı şıklığı ve konforu ile Range Rover, maceranın da ötesini, içinde dengeyi cömertçe sunan Discovery, aynı anda çevikliği ve sınırsız eğlenceyi ayağınıza getiren Freelander; hepsi tarzını yanında getirir, sizinle bütünleşir.

    İlk Land Rover 1947'de İngiliz araba şirketi Rover'da baş tasarımcı olan Maurice Wilks tarafından Newborough, Anglesey’deki çiftliğinde tasarlanmıştı. Wales'deki yazlık evinde bir yaz kullandığı bir II. Dünya Savaşı Amerikan Jipinden esinlendiği söylenmektedir. İlk Land Rover prototipinde "orta direksiyon" Jip şasisi üzerine yerleştirilmişti. Göze çarpan bir özelliği hafif, paslanmaz, özel Birmabright adı verilen aliminyum ve magnezyum karışımından yapılma gövdesiydi.

    Bu materyalin kullanılması savaş sonrası çelik kıtlığına karşın savaş sonrası uçak aliminyumunun bolluğunun bir sonucuydu. Bu aaaalin korozyona direnci, aracın en zor koşullarda bile dayanaklılığıyla ünlenmesini sağladı. İlk renk seçenekleri askeri uçak kokpit boyası fazlalarıyla kısıtlanmıştı, bu yüzden ilk araçlar gölgeli açık yeşil olarak çıkmıştı.

    Araba Markalarının Tarihçesi



    Opel

    Opel otomobil üretimine 1899 yılında yılda 11 araç üreterek başladı. 2002 yılında Batı ve Orta Avrupa’daki altı ülkede üretilen dokuz üretim ve montaj tesisinde yaklaşık olarak 1,6 milyon Opel ve Vauxhall otomobili, ticari aracı ve bileşen seti üretildi. Avrupa dışındaki, içerisinde Opel teknolojisini kullanan araçların da bulunduğu, Opel markası taşıyan ürünler dünya çapındaki 13 tesiste üretilmektedir.

    Opel / Vauxhall ürünleri beş kıtada yer alan 170 kadar ülkede farklı markalar altında satılmaktadır.

    Opel, üretimine başladığı 1862 yılından beri teknolojinin toplumun bütün bölümleri tarafından parasal açıdan ulaşılabilmesi ve onlar için mevcut hale getirilmesi için uğraşmaktadır. Bu bakış kökeninde bir dikiş makinesi üreticisi olduğu dönemden beri daima aynı kalmış, daha sonra bisiklet üreticisi olduğu dönemde devam etmiş ve günümüzde bütün otomobil ürünlerinin gelişmesinin kalbinde varlığını sürdürmeye devam etmektedir.


    Araba Markalarının Tarihçesi
    __________________

    Peugeot
    Peugeot, Fransız otomobil, bisiklet ve motorsiklet markası. Günümüzde PSA Peugeot Citroen'in bir parçasıdır. Aslında 19. yüzyılın sonlarında bisiklet üreten bir firma olarak kurulmuştur.

    Peugeot markasının içinde bulunduğu PSA grubu her gün otomotiv araştırmalarını ve yeniliklerini ileriye götürmek için çalışıyor. Müşterilerinin beklentilerini ve ihtiyaçlarını en etkin bir şekilde karşılamayı amaçlayan 70 ayrı proje ile bunu yapıyor.

    Tutkuyla yapılan bu iş araçların güvenlik ve performans düzeylerinin geliştirilmesine ve aynı zamanda yolculara daha fazla yolculuk zevki ve konforu sunulmasını sağlıyor.

    Bu teknolojik mükemmelliğe ulaşma arzusu yaratıcılığın geliştirilmesi, yeni araç kavramlarının araştırılması, sera etkisiyle mücadele ve araçların daha güvenli ve kullanıcı dostu üretilmesi gibi hedeflerde somutlaşıyor

    Araba Markalarının Tarihçesi

    Porsche
    Porsche'nin gelişme potansiyeli 1948'de ilk Porshce marka spor otomobil ile başlamaz. Profesör Ferdinand Porsche'nin 20. yüzyılın başlarında (otomobil hala çok gençti) ilk tasarımlarını ve yapımlarını sunduğu zamana kadar geri gider. Ferdinand ve Ferry Porsche vizyon sahibi kişilerdi. Fakat her zaman ayaklarını yere sağlam bastılar. Bu sayede hayal gücünü ve güvenilirliği gerçekliğe dönüştürebildiler.

    On yıllarca istikrar göstermek herhangi bir şirket için paha biçilmez bir servettir. Eğer Porsche ismi bağlılık hissi veriyorsa, onun içerdiği değerler de aynı etkiyi oluşturur. Her şeyden önemlisi bu bağlılık manevi bir hareketlilik kazandırmaktadır.

    Porsche'de verimliliğin sürekli ilerlemesi, sürekli iyileştirme sürecinin sonucudur. Geliştirmenin başlangıç aşamasında bile üretim uzmanlarımız ve dış tedarikçilerimiz masanın etrafında birlikte otururlar ve en erken aşamada bilgi alışverişinde bulunurlar.

    Porsche'nin üretim derinliği yüzde 20'dir. İçeride geliştirilmiş bir program bundan sonrasında stok seviyelerini düşürür ve şirketin ileri teknolojiye sahip kaynaklarını tam anlamıyla kullanan verimli üretim programlarını garantiler.

    Şirketin yeniden yapılanmasının ardından stok seviyeleri ve üretim süreleri yarıya inmekle kalmamış, fakat aynı zamanda istenilen karlılık seviyesine şimdiye dek bilinmeyen bir esneklik de kazandırılmıştır. Üretim hattı 911 ve Boxster modellerinin hayal edilebilen her karışımına yer sağlayabilir. Bu özellikle yeni bir üretim serisinde hatta taşıyıcı bandı durdurmadan bile başarılı olur.

    Buna ek olarak en güncel üretim merkezlerini kapsayan yeni Leipzig sahamız bulunmaktadır, bu asfalt kaplı ve yol dışında patikalar içeren, mükemmel bir müşteri merkezi bulunduran geniş bir test sahasıdır. Leipzig'deki fabrika entegre ve ultra-modern imalat sürecinde en son noktayı oluşturur ve Cayenne'in montajı gerçekleşir.

    Porsche cazibedir. Porsche sadece deneyimlerin oluşturduğu bir dünyayı vaat etmez, aynı zamanda Porsche'nin ürünleri ve hizmetleri bunu garantiler. Bu otomobiller otomobililığıyla çalışanlardan müşterilere iletilen bir şirket kültürü meydana getirmiştir. Efsane gerçekleşmiştir. Ancak bundan sonra sadece Porsche'ye özgü olan canlı ve çekici olma gücünü hissedebilirsiniz.

    Bu marka dolayısıyla spor sürüşü ile düşünme ideallerini kapsar.

    Saf Porsche bizim için gerçek bir felsefedir.

    Araba Markalarının Tarihçesi

    Proton

    Büyük üreticiler sınıfında dünyanın en genç otomotiv üreticisi olan Proton'un temelleri 1982 yılında Malezya Hükümet Başkanı olan Dr. Mahathir Muhammed tarafından atılır. 1983 yılında başlayan proje Japon teknolojisi destekli montaj sanayi yaklaşımı ile Malezya devletinin planlı kalkınma döneminde lokomotif olarak kabul edilen yerini almaya başlar.

    Proton firmasının %52'si Malezya devleti ve %48'i yerel ve uluslararası yatırımcılara aittir. Bugün itibariyle dünya Ticaret Örgütüne kayıtlı 146 ülkeden sadece 11 tanesi resim üzerindeki taslaktan dünya çapında kabul gören normlarda otomobil üretebilmektedir. 2002 yılı başında Malezya 11. olarak bu listede yer almıştır. Bu listede yer alan ülkelerin başlıcaları alfabetik sırayla ABD, Almanya, Fransa, G.Kore, İngiltere, İsveç, İtalya, Japonya'dır.

    Kurulduğu günden bu yana 50'den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirmiştir. Şu anda başta İngiltere ve Avustralya olmak üzere 20'den fazlaya ülkeye ihracat yapmaktadır.


    Araba Markalarının Tarihçesi

    Seat

    SEAT (Sociedad Espanola de Automoviles de Turismo, SA) İspanyol otomobil üreticisi.

    SEAT, 9 Mayıs'ta toplam 600 milyon İspanyol pesetası sermaye ile kuruldu. Hissedarlar, %51 hisse ile National Institute of Industry (INI), %42 hisse ile toplam 6 banka ve %7 hisse ile Fiat idi. Fiat, üretim teknolojisi katkısını da ortaklığa katmıştı. 1953'te ilk SEAT otomobil, üretim bandından çıktı. Modelin adı 1400'dü.

    Günümüzde SEAT, Volkswagen Grubu içinde çekici tasarımlı, sportif, yüksek teknoloji kullanılan ve yenilikçi otomobiller üreten markadır. Bu değerler, markanın yeni sloganı "SEAT Auto Emotion" ile vurgulanmakta ve gelecekteki imajını tanımlamaktadır.

    Şu anda SEAT SA bünyesinde Alhambra, Arosa, Cordoba, Ibiza, Inca, Leon ve Toledo olmak üzere 7 model üretimi ve satışı gerçekleştirilmektedir. Bugün SEAT, yoğun olarak Avrupa'da pazarlanmakla beraber, 5 kıtada toplam 68 ülkedeki bayilik ağıyla, yaklaşık 3.600 noktada satış ve satış sonrası hizmetler teşkilatı bulunmaktadır.

    Şirketin en önemli önceliklerinden birini oluşturan Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerine yapılan yatırımlar sayesinde , yüksek kalitede ve yenilikçi ürünler geliştirilmesine olanak tanınmaktadır.

    2000 yılında 25. kuruluş yılını kutlayan Martorell'deki Technical Center'da Araştırma ve Geliştirme bölümünde 2.000 kişi çalışmaktadır.

    Martorell Technical Center'ın en büyük özelliği, SEAT ürünlerinin tasarım, geliştirme ve üretim aşamalarının bu merkezde birarada gerçekleştirilmesidir. Bu özellik SEAT'ı diğer İspanyol otomobil üreticilerinden ayırmaktadır.

    SEAT, 2000 - 2004 yılları arasında 250 milyar peseta -1,5 milyar Euro- yatırım yapacak olup, Araştırma ve Geliştirme faaliyetleri için 150 milyar peseta - 901 milyon Euro- ayırmış bulunmaktadır.

    Portekiz Palmela'daki VW Group üretim merkezinde üretilen SEAT Alhambra dışındaki tüm SEAT modelleri İspanya Martorell'deki fabrikada üretilmektedir. Martorell Fabrikası, 1993 yılında İspanya Kralı I. Juan Carlos'un katkılarıyla Avrupa'nın en gelişmiş üretim tesisi olarak açılmıştır. Esnek üretim prosesi ve mükemmel lojistik sistemi bulunan fabrikada her gün 2.300 araç üretilmektedir.

    2000 yılında Martorell'in toplam üretimi, bir önceki yıla gore % 6.1 artarak 516.146 araca ulaşmıştır.

    2000 yılında 514.800 araç satışı gerçekleşmiştir. SEAT SA'nın cirosu 1 trilyon peseta -6,3 milyar Euro-, karı ise 14,5 milyar peseta -87,3 milyon Euro -olarak kaydedilmiştir. SEAT SA genelinde bugün 15.000 kişi çalışmaktadır. SEAT, 2000 yılında Avrupa'nın en genç markası olarak 50. yılını kutlamıştır.

    Araba Markalarının Tarihçesi
    __________________

    Skoda
    Otomobil pek çok iş kolunun uzmanlığını birleştiren güzel bir üründür. Böyle bir ürünü yapmak mühendislerin, tasarımcıların, teknisyenlerin, ressamların ve işçilerin ortak çabasını, gayretini ve yoğun çalışmasını gerektirir. Skoda uzun süredir otomobil üretmektedir.

    Bu şirketin tarihini anlatmak, dünyadaki motorlu araçların tarihini anlatmak demektir. Pek az şirket (dünyada sadece 4 şirket) araç dizaynı ve yapımı ile ilgili olarak 100 yıllık bilgiye ve tecrübeye sahip olmakla övünebilir. Herşey 1895 yılında Laurin & Klement adlı aile şirketinde çalışan 2 genç adamın bisikletler ve motosikletler yapmak üzere ortaklık kurmaları ile başladı. 1905 yılı geldiğinde Büyükbaba Otomobil sahnede belirmişti.

    Otomobil üretiminin bu ilk aşaması daha en başından beri bir başarı hikayesi idi. 1925'te Skoda Pilsen ile birleştikten sonra şirket büyük ilerleme kaydetmeye, pek çok ince detayları bulunan güzel araçlar üretmeye ve uluslararası yarışmalarda rekorlar kırmaya başladı.

    Sosyalizmi takip eden dönemde, İkinci Dünya Savaşının patlak vermesiyle bu hızlı büyüme yavaşladı ancak şirket Batı'ya ayak uydurmayı başardı. 1991'e gelindiğinde ise Skoda Auto VW Konzern'in kanatları altında geçmişle olan bağlarını koparmadan global pazara giriş yaptı.

    Yılların araştırması ve sabit kaydedilen ilerleme müşterilerin yüksek estetik anlayışını ve teknik ihtiyaçlarını karşılayan eşsiz otomobillerin üretilmesine sebep oldu.

    Araba Markalarının Tarihçesi


    Subaru

    Fuji Heavy Industries; Chikuei' Nakajima tarafından 1917 yılında Nakajima Hava Araştırmaları Laboratuarları adıyla kurulan şirket, Fuji Heavy Industries Co.’nin ilk adımıdır. Japon hava ve deniz kuvvetleri için uçak geliştirip üreten firma, savaştan yenik çıkan Japonya'nın silah üretiminin yasaklanmasının etkisiyle adını Fuji Sangyo olarak degiştirmiştir.Motorlu kara taşıtları geliştirme ve üretme kararı da alan Fuji Sangyo'nun 1950 yılında on iki farklı şirkete bölünmesinin ardından, otomobil bölümünün adının Subaru olmasına karar verilmiştir. FHI’nin temel felsefesi;

    • Uçak tasarım felsefesine dayalı olarak performansı arttırma

    • Odaklanmış, uygun paketleme

    • Tüm ortamlarda mutlak güvenlik

    Subaru ise Japonca'da Taurus takım yıldızında yaklaşık 250'den fazla yıldız topluluğuna verilen isimdir.





    Suzuki
    Suzuki Motor Anonim Şirketi, birçok farklı türde araç üreten Japon otomotiv üreticisi.

    Suzuki amblemi,300 güzel sanatlar akademi öğrencisini katıldığı bir tasarım yarışmasıyla ortaya çıktı.Firma yetkilileri, "Uzlaştırıcı" buldukları büyük "S" harfini,yüzlerce amblem arasından seçti. Amblem, 1961 yılından bu yana Suzuki markasını temsil ediyor.


    Araba Markalarının Tarihçesi

    Tata
    2005-2006 geliri 5,5 milyar dolar olan TATA Motors, Hindistan’ın en büyük otomotiv kuruluşudur. Ticari araçlarda her segmentte uzak ara lider olan kuruluş kompakt sınıf, orta sınıf ve SUV sınıfında ikincidir. Orta ve ağır ticari araç üretiminde dünyanın beşinci büyük şirketi olan Tata Motors orta ve büyük otobüs üretiminde de dünya ikincisidir.

    22.000 kişinin çalıştığı kuruluşta yaptıkları işte, ürettikleri ürünlerde en iyi olma vizyonuna ve grubun tüm değerlerine ve etiklerine sahiptirler.

    1945’de kurulan Tata Motors’un gücü artık Hindistan sınırlarını aşmıştır. İlki 1954 yılında üretilen Tata araçlar bugün 3,5 milyonun üzerinde bir sayı ile Hindistan yollarındadırlar. Şirketin üretim üsleri Jamshedpur, Pune ve Lucknow’daddır ve gerek ulusal çapta 1200 noktada bayilik, servis ve yedek parça hizmeti veren bir şebekeye sahiptir. Şirket aynı zamanda güçlü finans işletmesi ‘Tata Motor Finans’ ile müşterilerini satın alma konusunda desteklemektedir.
    2004 Eylül ayından beri New York Borsası’na kote edilen Tata Motors artık uluslararası bir otomotiv kuruluşudur. Tata Motors 2004 yılında Kore’nin ikinci büyük kamyon üreticisi Daewoo Ticari Araç Şirketi’ni satın almıştır. Bu satın almayı takiben Tata Daewoo Ticari Araç Şirketi yeni ürünler lanse etmeye başlamıştır. 2005 yılında İspanya’nın tanınmış otobüs üreticilerinden Hispano Carrocera’nın %21’ini satın alınmıştır. Hispano’nun varlığı yeni pazarlara doğru genişlemeyi getirecektir.

    Bu satın almalar 1961 yılından beri ihracat yapan Tata Motors’un uluslararası alandaki genişlemesini artıracaktır. Tata 2006 yılında otobüs karoserinde lider olan Brezilya kökenli Marco Polo ile otobüs üretimi konusunda ortaklık içine girmiştir.
    Şirketin ticari ve binek araçları bugün Avrupa, Ortadoğu, Avustralya Güneydoğu Asya ve Güney Asya’da pek çok ülkede satılmaktadır. Malezya, Kenya, Bangladeş, İspanya, Ukrayna, Rusya ve Senegal’de de bazı montaj tesisleri vardır.

    Tata Motors 50 yıl içinde tüketici isteklerini karşılama kabiliyeti açısından çok önemli deneyim kazanmıştır. Bugün 1400 mühendis ve uzmanın çalıştığı Mühendislik Araştırma Merkezi 1966’da kurulmuştur ve teknoloji ve ürün açısından öncü görevini sürdürmektedir. Tata Motors Hindistan’ın ilk yerli hafif ticari aracını, ilk yerli SUV sınıfı aracı ve ilk yerli binek araç olan Indica’yı geliştiren kuruluş olmuştur. Üretildikten 2 yıl sonra Indica, kendi segmentinde Hindistan’ın en çok satan aracı olmuştur.
    Yeni ürün geliştirme adımları hızlanmıştır. 2005 yılında Tata Motors, Hindistan’ın ilk yerli mini kamyonu Tata Ace’ı üretmiştir. Önümüzdeki yıllarda da tüketici ihtiyaçlarına cevap veren pek çok taşıtlar üretmeyi planlamaktadır.

    Ar-ge bölümü yalnız yeni ürün değil, çevre dostu teknolojiler ve alternatif yakıtlar geliştirmek için de çalışmaktadır.

    Tata Grubunun geleneği olarak, Tata Motors da yazılı ve fikri olarak Kurumsal Sosyal Sorumluluk bilinci ile hareket eder. Birleşmiş Milletler Global Sözleşmesini imzalayan kuruluş bu sözleşmenin prensiplerine uyarak çevre ve çalışma standartlarında sosyal ve toplumsal öncelikleri taahhüt etmiştir. Buna bağlı olarak toplumsal gelişmede aktif rol oynarken, üretim tesislerinin bulunduğu bölgeye de hizmet etmektedir.

    Araba Markalarının Tarihçesi



    Temsa
    1968 yılında kurulan Temsa, otomotiv sektöründeki faaliyetlerine 1984 yılında Japon Mitsubishi Motors Corporation ile imzaladığı teknik lisans ve distribütörlük anlaşmaları ile başlamıştır.

    1987 yılında başladığı üretim faaliyetleri ile Adana'daki tesislerinde otobüs, midibüs ve hafif kamyon üretimini sürdüren Temsa, Türkiye pazarına yönelik olarak Temsa Diamond, Temsa Safir, Temsa Safari şehirlerarası yolcu otobüsü, yeni gerçek küçük otobüs Temsa Powerbus, Temsa Prestij Midibüs ve Mitsubishi Fuso Canter hafif kamyon üretimini gerçekleştirmektedir.

    Temsa üretimi otobüs ve midibüsler bugün Batı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 30'u aşkın ülkede tercih edilmektedir. Diamond, Safari, Tourmalin, Opalin gibi özgün tasarımla, kendi geliştirdiği yeni modelleri ile son yıllarda Avrupa pazarına yönelik değişik marka/tipte motor ve yürüyen aksamla esnek üretim anlayışı doğrultusunda şehirlerarası otobüs ve midibüs üreterek ihracat yapan Temsa, dış pazarlara yönelik planlı çalışmalarını arttırarak devam ettirmektedir. Temsa yıllık otobüs üretiminin %75'ini ihraç etmektedir.

    Temsa Adana üretim tesisleri yılda 1000 adet otobüs, 2000 adet midibüs ve 7500 adet hafif kamyon üretim kapasitesine sahiptir.

    Temsa, üretim faaliyetlerinde yan sanayicileri ile işbirliğini daha ileri noktalara taşımak amacı ile Adana'da atıl duran eski bir fabrika alanını "Adana Yan Sanayi Merkezi (AYM)" adında bir tedarikçi üretim merkezine dönüştürmüştür. Adana Yan Sanayi Merkezi 31.000 m2 kapalı alan olmak üzere toplam 67.000 m2 alana sahiptir. 1 Nisan 2004 tarihinden itibaren hizmet vermeye başlayan AYM'de, 9 yan sanayici firmanın yer aldığı bu işletmede yaklaşık 400 kişiye iş olanağı yaratılmıştır.

    Temsa, Mitsubishi ile arasında olan distribütörlük anlaşması çerçevesinde, Mitsubishi binek araçları, Mitsubishi pick-up, Mitsubishi panel ve camlı van hafif ticari araçları ve Mitsubishi Fuso Canter hafif kamyonları için satış, servis ve yedek parça operasyonlarını yurt çapındaki 36 yetkili satıcısı ile yürütmektedir.

    Temsa, Komatsu iş makinalarının distribütörü olarak 22 senedir iş makinaları sektörüne ve yine Temsa ayrıca, Komatsu forkliftler ile Türk sanayi sektörüne hizmet vermektedir.

    Temsa üretim ve satış faaliyetlerini ISO 9001-2000 Kalite Yönetim Sistemi çerçevesinde sürdürmektedir. Bununla birlikte TS 18001 OHSAS İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi'ni, otomotiv sektöründe TSE (Türk Standartları Enstitüsü)'nden alan ilk firma olmaya hak kazanmıştır. Ayrıca TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgesini almaya hak kazanmıştır.

    TEMSA, kendi geliştirdiği otobüs ve midibüsler ile Avrupa pazarında bağımsız bir Türk otomotiv firması olarak segmentinde %10 pazar payını hedeflemektedir. Yurt içinde de Mitsubishi markası ile binek otomobiller, ticari araçlar alanlarında ve Komatsu markası ile iş makineleri alanında başarılı distribütörlük faaliyetlerini büyüterek sürdürmektedir

    Araba Markalarının Tarihçesi
    __________________
    Tofaş

    Vehbi Koç'un yaşamındaki en büyük hayallerinden biri, Türkiye'ye bir otomobil fabrikası kazandırmaktı. Bu özlemini 1968 yılında gerçekleştirerek Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.'yi (TOFAŞ) kurdu. Türk otomotiv sektörünün temelleri işte bu büyük projeyle atıldı.

    Tofaş, bugün, Türk Otomotiv Sektörü'nün olduğu kadar, Türkiye ekonomisinin de lokomotif kuruluşlarından biri olma özelliğini hala koruyor. Hem iç pazar hem de dünyanın birçok ülkesi için üretim yapıyor

    Genel Müdürlüğü İstanbul'da olan fabrikanın temeli 13 Nisan 1969'da atılarak 12 Şubat 1971 tarihinde de ilk seri üretime başlandı. Fabrika alanı kuruluşta 61.848 metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 735.170 metrekareydi. Şimdi ise, yeni ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen yatırımlarla sürekli artarak, 350.000 metrekaresi kapalı olmak üzere 1 milyon metrekareye ulaştı.

    Başlangıçta yılda 20.000 otomobil üretmek üzere kurulan Tofaş, genişleyen iç pazar ve ihracat potansiyelini dikkate alarak sürekli büyüdü. Sonuç olarak, bugün yılda 250 bin adet araç üretebilecek ekonomik ölçeğe sahip modern bir işletme haline geldi.

    Kuruluşunda 124 modeli ile seri üretime başlayan Tofaş, 131 serisi ve daha sonra Fiat Auto ile aynı anda olmak üzere Tempra üretimine geçti. Bu modelleri sırasıyla Tipo ve Uno izledi. Tofaş halen Palio, Albea, Marea ve Doblo modellerini üretiyor.

    Başlangıçta yaklaşık 1.000 kişi olan işçi, teknisyen ve mühendis sayısı da artan kapasiteyle birlikte bugün 5.000'e yaklaştı.

    Tasarımdan kullanılan malzemeye, üretimden satışa ve satış sonrası desteğe varıncaya kadar, "kalite"yi bir yaşam felsefesi haline getiren Tofaş, bu amaçla başlattığı çalışmalar sonunda Kasım 1998'de de çevre standardı olan ISO 14001 Çevre Yönetim sistemi Belgesi'ni alarak kendi sektöründe bir ilke imza atmıştır. Ocak 2002.

    1990 yılından bu yana çevreyi korumaya yönelik olarak 10 milyon dolar yatırım yapan Tofaş, ürettiği otomobillerde çevre kirliliğine yol açmayan malzemeler kullanmaya özen gösteriyor. Bütün Tofaş modellerinde, atık gazların, hava kirliliğini önlemesi için katalitik konvertör sistemi kullanılıyor. Avrupa Birliği'nin hava kirliliği ile ilgili diğer yeni kurallarını da çok önceden yerine getirmiş durumda. Üretim sırasında oluşan atıkların %95'i geri kazanılıyor. Geri kazanılamayan diğer atıklar ise yasalara uygun olarak zararsız hale getiriliyor. Tofaş 2001 yılı başından itibaren tüm ürünlerinde, Avrupa Birliği'nin emisyon ile ilgili yeni değerlerini içeren Euro 3 normuna geçti.

    Dünyanın önde gelen gelen diğer otomotiv kuruluşları gibi, Tofaş'da motor sporlarına özel önem veriyor. Yarışlara 1970'lerde başlayan Tofaş, 1993 yılında düzenlediği Uno Cup ile pistlere yeni bir heyecan getirdi. Bu serüven Tipo Cup ve Palio Cup ile devam etti. Türkiye'nin ilk ralli otomobili olan Fiat Palio Kit Car ile Ralli, Ralli Kros, Pist ve Tırmanma kategorilerinde yarışarak 2001 ve 2002 yıllarında Türkiye markalar Şampiyonluğu'nu elde etti.

    Tofaş 2001 Yılında başlattığı Basketbol gönüllüleri projesi ile 20 ilde Basketbol okulları açarak gençleri spora yönlendirmekte.

    Araba Markalarının Tarihçesi

    Toyota
    Dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden birisi olan Toyota, 2006 yılında beş kıtada 8.8 milyondan fazla araç sattı. Fortune Global 500 listesinde ilk 10'da yer alan Toyota, dünyanın önde gelen global şirketlerinden birisi olmasının yanı sıra, tüm zamanların en beğenilen otomobil üreticilerinden biri olmaktan gurur duyuyor. Şirket, bu başarının müşteri memnuniyetine bağlılığından kaynaklandığını düşünüyor. Toyota, kökleri Japonya'daki kuruluş yıllarına uzanan özgün değerler ve ilkelerle şekillendirildi.

    Toyota'nın hikayesi, Sakichi Toyoda'nın, 19. yüzyıl sonlarında Japonya tekstil endüstrisi için bir devrim niteliği taşıyan, Japonya'nın ilk otomatik dokuma aaagahını icat etmesiyle başlar. Sakichi Toyoda, 1918 Ocak ayında Toyota Spinning & Weaving Company'yi (Toyota İplik ve Dokuma Şirketi) kurmasının ardından, büyük rüyası olan otomatik dokuma aaagahını oğlu Kiichiro'nun da yardımı ile 1924 yılında tamamladı. İki yıl sonra da, Toyoda otomatik dokuma aaagahları fabrikası kuruldu.

    Babası gibi bir mucit olan Kiichiro, 1920'lerde yapmış olduğu Amerika ve Avrupa gezilerinde gözlemlediği, yeni gelişen otomotiv endüstrisinden derinden etkilendi. Kiichiro, babasının otomatik dokuma aaagahının patentinin satışından elde ettiği 100.000 Sterlin'i en iyi şekilde değerlendirerek, 1937 yılında kurulan Toyota Motor Corporation'ın (TMC) temellerini attı. O günlerden bu yana, dokuma aaagahlarından otomobillere uzanan Toyota deneyimi üretimde öncülüklerle dolu bir başarı hikayesine dönüştü.


    Araba Markalarının Tarihçesi




    Araba Markalarının Tarihçesi Yorumları