.................................................. ............................Rabıta ve yapılış şeklerinden biri olan bir mürşidin anlından kendi anlına bir ışık veya nur geldiğini düşünmenin şirk olduğunu iddia edenler ellerinde şirk olduğuna dair bir ayet veye hadis hatta uydurmada dahi olsa bir hadis varmı ......yok ...yok... yok .selefiler ve vahhabiler buna şöyle cevap veriyolar olmayan bir şeye neden delil getirelim diye cevap veriyolar ....bizde derizki ... .biz..size bir insanı düşünmek ve hatırlamak ile ilgili sahih zayıf delilleri sunduk fakat ...bir mürşidin anlından kendi anlına bir ışık veya nur geldiğine dair .. tecrübe ve işaret yolu ile oluşan deliller var .somut bir delilimizin olmadığını söyledik.. ...... yanlızca Alaha ait olan vasıfları bir mürşidede var demeden ve Allaha yapılması gereken sevgi , korku , ibadet , dua , saygı, umutu , bir mürşide yapmadan mürşidi Allaha hiç bir şeyde ortak koşmadan ve Alahın helal dediğne bir mürşidin haram demesini kabul etmeden ...bir müslüman yukarıdaki yaptığı gibi bir mürşidin anlından kendi anlına bir ışık geldiğini düşünse böyle bir şey yok ise o kişi olsa olsa görüşünde yanılmış olur ......ama siz bu harekete delil getirmeden ......ŞİRK ....derseniz yapana ....KAFİR ..derseniz o müslümanda kafir deyilse ise o söz size döner siz kafir olursunuz ...yani işiniz cooook sakat iyi bir iş yapım derken şeytanın oynuna gelmiş olursunuz ………..düşünmenin şirk olduğuna dair bir ayet veye hadis hatta uydurmada olsa bir hadis varmı ......yok ...yok... bizim elimizde düşünmek hatırlamak ile ilgili deliller var ......................…………………………………………………………………… Râbıta bir iki âyetten yola çıkılıpta oluşan bir şey değildir. Râbıta bir çok âyet, hadis, sahâbe ve tabiinin söz ve hareketlerinden alınan işâretlerin toparlanıp bir şekle sokulmasından râbıta oluşmuştur. Yalnızca bir âyetin ve hadisin manasına bakarak bu râbıtayı ifâde ediyor demek elbette doğru olmaz.
Hiç kimse bugünkü şekliyle yapılan râbıtanın bire bir Âyette, hadiste, sahâbede olduğunu iddia etmemiştir. Yok, eğer işâreti, delaleti veya iktizası kıyas yolu ile vasıtalı olarak Râbıtayı gösteren âyet ve mevcuttur………………… …………………….Imare İbn Huzeyme İbn Sabit (Radiyallahu Anh)şöyle anlatıyor: Babam Huzeyme bir kere rüyasında sanki Resûlüllah’ın(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) alnı üzerine secde ettiğini görmüş, bunu Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e anlatmıştı. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):..... “Ruh ruha kavuşur.” ....buyurmak sûretiyle mübarek başını eğerek ona rüyada gördüğü gibi yapmasını emretti. Babam da arka tarafından Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in alnı üzerine secde yaptı......[1 ..]İbn Ebî Şeybe, Musannef, İman: 18, 7/243. Ahmed İbn Hanbel, Müsned, no: 21923, 21937, 21943, 21944, 8/201. Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Tabir: 5, no: 7631, 4/384.
………………………………………………………………………………….......... Hz. Hasan (ra)ın Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) i çok iyi tarif eden dayısı (Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ’in Hz. Hatice (r.anha)’dan üvey oğlu olan) Hint İbn Ebî Hâle’ye:
“Bana Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vasıflarını anlat ki; onu hayalimde canlandırayım”[1] diyerek, efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şemailini ve özelliklerini öğrenmek istemesi konumuz açısından oldukça önemlidir. Buradaki maksat onu hayalinde canlandır¬masından başka bir şey değildir......................................... . .................................................. .................................Rasulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu: Sizin ha¬yırlılarınız görülmesi size ALLAH (Celle Celalühü)’ı hatırla¬tan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli ahirete rağbetinizi artıran kimselerdir.[2]
………………[1]… İbnu’l-Esir, Üsdü’l-Gâbe No: 5404, 4/619, Tirmizî, eş-Şemâilü’l-Muhammediyye, 1/26, Beyhakî Delâilü’n-Nübüvve, 1/285………..[2] Ebû Yala Müsned IV 326 h.No.2437
……………………………………………………………………………………………………………………… …………… .ALLAH’ın kullarının en hayırlıları o kimselerdir ki, görül¬düklerinde ALLAH (Celle Celalühü) zikredilir.[1]
Size en hayırlılarınızı haber vereyim mi? Hayırlıları¬nız o kimselerdir ki, görüldüklerinde ALLAH (Celle Celalühü) zikredi¬lir.[2]
............Sizin en hayırlınız, görülmesi ALLAH (Celle Celalühü) zik¬retti¬ren (hatırlatan akla getiren) kimsedir.[3]
..................Velilerim o kimselerdir ki, görüldüklerinde ALLAH (Celle Celalühü) zikredilir.[4]
........................Enes (Radiyallahu Anh)’tan rivâyet edilen bir hadis-i şe¬rifte, Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmak¬tadır:
عن انس رضى الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "افضلكم الذين اذا رؤوا ذكر الله تعالى لرؤيتهم"
“En faziletli kimseleriniz o kimselerdir ki, onların görülmelerinden dolayı ALLAH (Celle Celalühü) hatırlanır.” [5]
Şu son dört hadisin isnadlarında zayıflık bulunsa bile toplamları itibariyle en azından Hasen li Gayrihi olur¬lar. Kaldı ki; aynı manadaki ilk iki hadis zaten hasen idiler. Dolayısıyla bir müşkil kalmamış oluyor.
..Şurası akıllı ve insaflı herkesçe bilinebilecek bir şeydir ki, bir veliyi kafa gözüyle görmek, kişiye ALLAH’ı hatırlatıyorsa, gönül gözüyle yani hayali olarak görmesi de ALLAH (Celle Celalühü) zikrettirir. Hatta kafa gözüyle görememesini bununla telafi eder. Öyleyse şu yedi hadis, Râbıtanın zikre se¬bep ve vasıta olmasıyla, dolayısıyla bir zikir olduğunu göstermektedir.
.....................................Ali’ye ( radıyallahu anhu’ya) bakmak ibadettir.[6]
Bu hadis, sahih, hatta bazı âlimlerin mütevâtir tarifle¬rine uyan mütevâtir bir hadistir. Hâkim bu hadisi İmran b. Husayn’den rivâyet ettikten sonra, bu Buhârî ve Müslim şartlarına göre isnâdı sahih bir hadistir. Abdullah İbn-i Mesud’an rivâyet edilen şahidleri de sahihtirler demiştir…………………………………………………………………………………………………………… ………………KAYNAK ...........SELEFİLER VE TASAVVUFÇULARIN GÖRÜŞLERİ….
[1] Ahmed b. Hanbel, Müsned (H:17921) Abdurrahman b. Ğanem (r.anh)’dan Hadisin isnadı, Heysemî (6/93) ve Münzirî’ye 3/499 göre hasendir. Müsnedi Ahmed dip notu: 14/31, (Dârul-Hadis Kahire)
[2] Ahmed İbn-i Hanbel, İbn Mâce (H:4119, Dârul-Marife), Esma Binti Yezid (r.anha’dan) Müsned Darul-Hadis Kahire) H:27471, İsnadı Hasendir. Müsned-i Ahmed, 18/598.
[3] (Hâkim-i Tirmizi, İbnAmr (r.anhüma’dan), Kenzül- Ummal:1/419, H:1787
[4] (Hâkim-i Tirmizi, İbn Abbas (r.anh’den), Aynı yer H:1783
[5] (Hâkim-i Tirmizi, Enes (r.anh’den) Aynı yer H:1784
[6] Hâkim , el- Müstedrek, sahihtir: 3/141
.................................................. .................................................. .................................................. .................................................. ....................RABITA ..İBADET.MİDİR ?... .................................................. .................Râbıtanın bizzat maksud olan bir ibadet yolu olduğunu hiçbir sûfî iddia etmemiştir.
Sûfilere göre Râbıta, ibadete vesile olması yönüyle ibâdettir. Yukarıdaki hadislerden ve âlimlerimizin onlar istikametindeki izahlarındanda anlaşıldığı gibi aslında ibadet olmaya mübahlar iyi maksat ve niyetlerle ibadet olur. İmâm Birgivi, Hamevî ve Akkirmânî öyle dediler. Hâfız Aynî, şeyhi Hâfız Irâkî’den maksadlara göre bazı mübahların güzel olacağını kabullenerek nakletmiştir.
Şöyle bir iddiâ sahibi, ibadetin ne demek olduğunu da bilmiyor demektir. Çünkü ALLAH (Celle Celalühü)’nün emri ve rızası istikametinde yapılacak her iş tarlada çalış¬mak, hanımıyla cinsi ilişkide bulunmak [1]bile olsa geniş manada ibadettir. İbadetlerin namaz ve oruç gibi bir kısmı vardır ki, manası ve muhtevâsı yanında zamanı ve şekli de ta’yin ve tesbit edilmiştir. Çalışmak, bir kısım zikirler ve insanlara hüsn-ü muâmele gibi bazılarının şekli, zamanı ve teferruatı her yönüyle gösterilmemiştir. Bir kısım ibadet¬lerde vardır ki, bunların zamanı şekli ve sûreti kısmen belli edildiği gibi kısmen de belli edilmemiştir. Duâ etmek yalva¬rıp yakarmak gibi.
Râbıtanın hakkında hiçbir kimse yasaklık delili getireme¬diğine ve her hangi bir zararını gösteremediğine göre, Râbıta en azında mübahtır. Mübahlarda güzel maksat¬larla ibadet oluyordu. Öyleyse, iyi maksatlarla yapı¬lan ve iyi amellere sebep olma ve ibadete vesile ol¬ması yönüyle ibadettir. Maksut olan bir ibadet değildir.
[1] Müslim, zekat: 52, Ebû Dâvûd, Tetavvû 12, Edep:160, Ahmet İbn Hanbel: 5/167,168
.
Canım elinde olan ALLAH (Celle Celalühü) yemin ederim ki şâyet siz yanınızdaki şey (hal) üzere ve zikirde devamlı olsanız, elbette melekler sizinle yataklarınızda ve yollarınızda musafahalaşırlardı. [1]
Devamlı olarak Rasulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanındaki şey (hâl) üzere olmak ve zikirde olmak… İlim erbabı insaflı her kişi kabul ve teslim eder ki, Râbıta bu seviyeyi yakalamanın ve bu nimeti elde etmenin çabasından başka bir şey değildir. Hadiste geçen, vez’zikri’deki vav ile atfedilen, atf-ı tefsiri’dir. [2] Öyleyse ma’nâ, “yanımdaki hâl, yani zikir üzere devamlı olsanız” şeklinde olur. O halde onunla beraber olmak ve o hal üzre olmak bir zikirdir.
Şu halde kâmil bir veli ile hissen veya hayalen beraber olmak zikirdir. Böyle bir beraberliği temin edecek olan Râbıta da zikrin sebebi veya mukaddimesi olmakla mecâzen zikirdir.
(Bu bir hadis kudsidir): ALLAH (Celle Celalühü) şöyle buyuruyor:
“Zira kullarımdan velilerim, yarattıklarımdan seçkin dostlarım o kimselerdir ki, benim zikredilmeme (benim hatırlanıp akla getirilmeme) onlar zikredilir (hatırlanıp akla ge¬lirler), onların zikredilmesi (hatırlanıp akla getirilmesi) ile de, ben zikredilirim (hatırlanıp akla gelirim).”[3] .................................................. ..............
...................Zikir Ne Demektir? ......Zikir, zikrâ, zükretü, unutmanın zıddı¬dır. Yani unutmamak hatırda tutmak demektir.
.............Râbıta neydi? .....Nebî (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i veliyi veya ölümü hatıra getirmek hayal etmek. Hayal etmek, hayalen o’na bakmak, cisim olan şeylerde hatırlamanın kemâli, en üst mertebesi… Yani zikir…
Zikir sebebi veya zikir sebebiyle olduğu için sebebi¬yet yahut müsebbebiyet alâkasıyla mecâzen zikirdir. Veya zikirden ayrılmayan bir şey olduğu için zikrin mukaddi¬mesi yahut zikrin neticesi bir şey olmakla, Bir görüşe göre yine mecazen zikirdir. Bunu kimden öğrendik? ALLAH (Celle Celalühü)’den ve Rasûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den....................................... .. .....
……………………………………………………………………………………………………………………… …………… ………………………………………… [1] Müslim, Hanzala İbnü Rubeyyi el’Useydiyyi (r.anh.)den Mişkât ve Hâşiye-i Mişkât: 198, Kadim-i Kütübhâne, Karaçi- Pakistan.
[2] Aynı yer
[3]Ahmed İbn-i Hanbel, (12/226 H:15486) Taberânî, el-Kebir (Mecmau’z Zevâid:1/89) el-Evsat, Mecmau’z- Zevâid (1/58) Kenzül-Ummal 1/42 H:101 Kezâ Hakim-i Tirmizi Nevâdiru’l-Usul, Amr İbn-i Cemuh (r.anh’de) Hey şüpheniz olmasın ki, kullarımdan dostlarım yarattıklarımdan da sevdiklerim lafsıyla) Kenzu’l-Ummal: 1/440 H:1902 [/SIZE][/B][/SIZE]