MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, ''Türkiye'yi 8.5 yıldır tek başına yöneten ve şimdiye kadar da züccaciye dükkanına girmiş fil gibi her şeyi kırıp döken AKP iktidarından hesap sormanın zamanı gelmiştir'' dedi.
Bal, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ve 8 milletvekiliyle birlikte Trabzon'daki bir restoranda düzenlediği basın toplantısında, dün TBMM'de alınan kararla Türkiye'nin seçim sürecine girdiğini belirterek, ''8.5 yılı aşan bir süreden beri Türkiye'yi tek başına yöneten ve bu süre içerisinde çok güçlü bir meclis desteğine sahip olan AKP hükümetinin, ülke yönetiminde yapmış olduğu icraatların iyisini, kötüsünü ölçüp, tartma zamanı gelmiştir'' diye konuştu.
Seçimlerin her demokratik ülkede iki temel unsuru ortaya koyduğunu ifade eden Bal, şöyle devam etti:
''Bunlardan bir tanesi milletin yönetim yetkisi verdiği iktidarların kendilerinin hesap vermesi. Eğer kendileri hesap vermiyorsa, seçmenin kendi talepleri doğrultusunda iktidarın hesap verme noktasındaki sorumluluğunu yerine getirmesini talep etmesi. Yani hesap sorması. İkincisi de seçimlerin dürüstlük, hakkaniyet ve eşitlik kuralları içerisinde yürütülmesi. Tabi bu kuralları önümüzdeki süreçte göreceğiz. Ama AKP'nin her iki noktada da sicilinin bozuk olduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye'yi 8.5 yıldır tek başına yöneten ve şimdiye kadar da züccaciye dükkanına girmiş fil gibi her şeyi kırıp döken AKP iktidarından hesap sormanın zamanı gelmiştir. İşte bu hesabın sorulabilmesi ve kırılıp dökülen züccaciye dükkanındaki kırık döküklerin yerine, ülkemizi refaha, huzura ulaştıracak, özürlü bir ülke olmaktan çıkarıp haysiyetli bir dış politika izleyecek olan MHP'nin sesini sizlerle paylaşmaya geldik.''
-''CUMHURİYET TARİHİNİN İŞSİZLİK REKORU KIRILMAKTADIR''-
Bal, verecekleri sesin karşılığının iktidar olabilmesi için MHP'nin seçim çalışmalarını 1 Ekimde başlattığını anlatarak, şunları söyledi:
''ARGE teşkilatında 17 ayrı komisyonda, züccaciye dükkanındaki kırık döküklüğü tamir edebilecek seçim beyannamesini hazırlanmıştır. Bu seçim beyannamesinde 8.5 yıl içerisinde Türkiye'nin yoksulluğu artmıştır, yoksula çare vardır. Türkiye'nin küçük, orta ve büyük ölçekli sanayisi üretimsizleşmiştir, ürettiği kalitesizleşmiştir, verimsizleştirilmiştir, buna çare vardır. 8.5 yıl içerisinde esnaf, tüccar iflasa sürüklenmiştir. 'Siftah yapmadan kapanan kepekler' diye tabir edilen esnaf, tüccarın hali, şimdi açılmamak üzere kepengi kapatılmış vaziyettedir. 8.5 yıl içerisinde tarım kesimi çökmüştür, tarımdan boşalan nüfus işsizlik hanesine yazılmıştır. Cumhuriyet tarihinin işsizlik rekoru kırılmaktadır.''
AK Parti yönetiminde 8.5 yılda huzursuzluğun, asayişsizliğin ve terörün azdığı bir ortam yaratıldığını iddia eden Bal, ''Türkiye'de gazetelerin üçüncü sayfaları cinnet ve cinayet haberleriyle doludur. Kolu, bacağı kesilen kadınlar, kızlar, uyuşturucuya, fuhşa sürüklenen çocuklar, teröristlerle işbirliği halinde bulunan unsurlar. Terörün azması, terörün dayatması ve terörle müzakere ve mütareke dönemine girilmiştir. Türkiye'de huzura, refaha, güvene, toplumdaki asayişe ulaşabilmenin çaresi, MHP'nin sesinin toplandığı seçim beyannamesinde bulunmaktadır'' dedi.
Bal, açılımlar adı altında Türkiye'nin ekseninde kayma olduğunu ileri sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bin yıl boyunca birlikte aynı Allah'a, aynı peygambere inandığımız, aynı Kabe'ye beş vakit namaza durduğumuz, kadınlarımızın saçlarının örgüsü, oyalarının, kilimlerinin, halılarının rengi, deseni aynı olan, bin yıl boyunca fakirliği paylaştığımız, bin yıl boyunca zaferleri, hezimetleri paylaştığımız, beraber ağlayıp, beraber güldüğümüz Kürt kardeşlerimizi PKK'nın altına taban olarak atan açılım projesi gelmiştir. Bin yıl boyunca bu müştereklerimizden hareket ederek milli birliğimizi ve bütünlüğümüzü güçlendirmemiz, daha fazla kucaklaşmaya ihtiyacımızın olduğu bir dönemde, orası da tartışmalı olmakla birlikte sadece dil farklılığından hareket etmek suretiyle PKK'nın açılımı, PKK yıkım projesinin hayata geçirilebilmesi için AKP, 'analar ağlamasın' adı altında bir proje geliştirmiştir.''
-''KURTULUŞ SAVAŞI AREFESİNDE GİBİ ZANNEDİYORUZ KENDİMİZİ''-
Anaları ağlatanın PKK terör örgütü olduğunu vurgulayan Bal, şunları söyledi:
''Kimin anasını ağlattı? 30 bin tane şehidin. Bu 30 bin şehidin 5 bini güvenlik güçleriydi. Yani asker ve polis anasıydı. Geriye kalan 25 bini PKK'ya karşı mücadele eden Güneydoğu'daki Kürt kardeşimin anasıydı ağlayan. Şimdi Kürt açılımı deyip, PKK'ya karşı yaptığınız açılımın neticesinde Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımız, devlete sadakat duygusunu sorgulamaya başladı. 'Ben niçin bu devlete sadık oldum da devletin sadakat duygusuyla PKK'ya karşı mücadele ettim' sorusunu kendisine sormaya başlamıştır. AKP İmralı'nın yol haritalarını takip etmeye başlamıştır. İşte dün ve önceki gün ortaya çıkan sonuç itibariyle de İmralı canisinin ağzından çıkacak bir çift lafa, anaların ağlayıp ağlamayacağı, yani anaların geleceği terk edilmiştir. Bu teslimiyetçiliğin hesabının görülmesi gereken süreç, işte bu süreçtir.''
''İşte bu ahval ve şerait altında söz milletin olmalıdır'' diyen Bal, şöyle devam etti:
''Söz o derecede milletin iradesine tekabül etmiştir ki Kurtuluş Savaşı arefesinde gibi zannediyoruz kendimizi. O zaman milletin iradesi çöken Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde genç bir devlet yaratabilmiştir. O zaman devletin iradesi bir kurtuluş mücadelesi vermiştir. Bugün şartlar benzemektedir. O kurtuluş mücadelesinde, 'hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır', diyen millet iradesini bugün Trabzon'da da biz bir ses vermek istiyoruz. O zaman, 'milletin geleceğini, ancak milletin iradesi tayin eder' ve 'hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir' diyen ve bizi bugünlere, modern bir devlete taşıyabilen o mücadelenin sesine eş bir sesi bugün Trabzon'da buradan vermeye geldik.
Teslimiyetçi AKP hükümetinin Washington'da gömlek değiştirerek gelip, Türkiye'de önünde AB, arkasında ABD yazılı tişörtle 8.5 yıl içerisinde Türkiye'ye getirdiği fakirliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, hırsızlığın hesabını sormak üzere ses vermeye geldik. Biz yoksullukları, yolsuzlukları, hırsızlıkları ortadan kaldırıp Türkiye'yi huzur ve refaha ulaştıracak, millet bütünlüğünü sağlayacak, Türkiye'yi onurlu bir ülke olarak dünya milletleri ailesi içerisinde şerefli yerine oturtacak dış politikayı sürdürebilmek ve devam ettirebilmek için hazırız.''
Bal, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ve 8 milletvekiliyle birlikte Trabzon'daki bir restoranda düzenlediği basın toplantısında, dün TBMM'de alınan kararla Türkiye'nin seçim sürecine girdiğini belirterek, ''8.5 yılı aşan bir süreden beri Türkiye'yi tek başına yöneten ve bu süre içerisinde çok güçlü bir meclis desteğine sahip olan AKP hükümetinin, ülke yönetiminde yapmış olduğu icraatların iyisini, kötüsünü ölçüp, tartma zamanı gelmiştir'' diye konuştu.
Seçimlerin her demokratik ülkede iki temel unsuru ortaya koyduğunu ifade eden Bal, şöyle devam etti:
''Bunlardan bir tanesi milletin yönetim yetkisi verdiği iktidarların kendilerinin hesap vermesi. Eğer kendileri hesap vermiyorsa, seçmenin kendi talepleri doğrultusunda iktidarın hesap verme noktasındaki sorumluluğunu yerine getirmesini talep etmesi. Yani hesap sorması. İkincisi de seçimlerin dürüstlük, hakkaniyet ve eşitlik kuralları içerisinde yürütülmesi. Tabi bu kuralları önümüzdeki süreçte göreceğiz. Ama AKP'nin her iki noktada da sicilinin bozuk olduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye'yi 8.5 yıldır tek başına yöneten ve şimdiye kadar da züccaciye dükkanına girmiş fil gibi her şeyi kırıp döken AKP iktidarından hesap sormanın zamanı gelmiştir. İşte bu hesabın sorulabilmesi ve kırılıp dökülen züccaciye dükkanındaki kırık döküklerin yerine, ülkemizi refaha, huzura ulaştıracak, özürlü bir ülke olmaktan çıkarıp haysiyetli bir dış politika izleyecek olan MHP'nin sesini sizlerle paylaşmaya geldik.''
-''CUMHURİYET TARİHİNİN İŞSİZLİK REKORU KIRILMAKTADIR''-
Bal, verecekleri sesin karşılığının iktidar olabilmesi için MHP'nin seçim çalışmalarını 1 Ekimde başlattığını anlatarak, şunları söyledi:
''ARGE teşkilatında 17 ayrı komisyonda, züccaciye dükkanındaki kırık döküklüğü tamir edebilecek seçim beyannamesini hazırlanmıştır. Bu seçim beyannamesinde 8.5 yıl içerisinde Türkiye'nin yoksulluğu artmıştır, yoksula çare vardır. Türkiye'nin küçük, orta ve büyük ölçekli sanayisi üretimsizleşmiştir, ürettiği kalitesizleşmiştir, verimsizleştirilmiştir, buna çare vardır. 8.5 yıl içerisinde esnaf, tüccar iflasa sürüklenmiştir. 'Siftah yapmadan kapanan kepekler' diye tabir edilen esnaf, tüccarın hali, şimdi açılmamak üzere kepengi kapatılmış vaziyettedir. 8.5 yıl içerisinde tarım kesimi çökmüştür, tarımdan boşalan nüfus işsizlik hanesine yazılmıştır. Cumhuriyet tarihinin işsizlik rekoru kırılmaktadır.''
AK Parti yönetiminde 8.5 yılda huzursuzluğun, asayişsizliğin ve terörün azdığı bir ortam yaratıldığını iddia eden Bal, ''Türkiye'de gazetelerin üçüncü sayfaları cinnet ve cinayet haberleriyle doludur. Kolu, bacağı kesilen kadınlar, kızlar, uyuşturucuya, fuhşa sürüklenen çocuklar, teröristlerle işbirliği halinde bulunan unsurlar. Terörün azması, terörün dayatması ve terörle müzakere ve mütareke dönemine girilmiştir. Türkiye'de huzura, refaha, güvene, toplumdaki asayişe ulaşabilmenin çaresi, MHP'nin sesinin toplandığı seçim beyannamesinde bulunmaktadır'' dedi.
Bal, açılımlar adı altında Türkiye'nin ekseninde kayma olduğunu ileri sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bin yıl boyunca birlikte aynı Allah'a, aynı peygambere inandığımız, aynı Kabe'ye beş vakit namaza durduğumuz, kadınlarımızın saçlarının örgüsü, oyalarının, kilimlerinin, halılarının rengi, deseni aynı olan, bin yıl boyunca fakirliği paylaştığımız, bin yıl boyunca zaferleri, hezimetleri paylaştığımız, beraber ağlayıp, beraber güldüğümüz Kürt kardeşlerimizi PKK'nın altına taban olarak atan açılım projesi gelmiştir. Bin yıl boyunca bu müştereklerimizden hareket ederek milli birliğimizi ve bütünlüğümüzü güçlendirmemiz, daha fazla kucaklaşmaya ihtiyacımızın olduğu bir dönemde, orası da tartışmalı olmakla birlikte sadece dil farklılığından hareket etmek suretiyle PKK'nın açılımı, PKK yıkım projesinin hayata geçirilebilmesi için AKP, 'analar ağlamasın' adı altında bir proje geliştirmiştir.''
-''KURTULUŞ SAVAŞI AREFESİNDE GİBİ ZANNEDİYORUZ KENDİMİZİ''-
Anaları ağlatanın PKK terör örgütü olduğunu vurgulayan Bal, şunları söyledi:
''Kimin anasını ağlattı? 30 bin tane şehidin. Bu 30 bin şehidin 5 bini güvenlik güçleriydi. Yani asker ve polis anasıydı. Geriye kalan 25 bini PKK'ya karşı mücadele eden Güneydoğu'daki Kürt kardeşimin anasıydı ağlayan. Şimdi Kürt açılımı deyip, PKK'ya karşı yaptığınız açılımın neticesinde Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımız, devlete sadakat duygusunu sorgulamaya başladı. 'Ben niçin bu devlete sadık oldum da devletin sadakat duygusuyla PKK'ya karşı mücadele ettim' sorusunu kendisine sormaya başlamıştır. AKP İmralı'nın yol haritalarını takip etmeye başlamıştır. İşte dün ve önceki gün ortaya çıkan sonuç itibariyle de İmralı canisinin ağzından çıkacak bir çift lafa, anaların ağlayıp ağlamayacağı, yani anaların geleceği terk edilmiştir. Bu teslimiyetçiliğin hesabının görülmesi gereken süreç, işte bu süreçtir.''
''İşte bu ahval ve şerait altında söz milletin olmalıdır'' diyen Bal, şöyle devam etti:
''Söz o derecede milletin iradesine tekabül etmiştir ki Kurtuluş Savaşı arefesinde gibi zannediyoruz kendimizi. O zaman milletin iradesi çöken Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde genç bir devlet yaratabilmiştir. O zaman devletin iradesi bir kurtuluş mücadelesi vermiştir. Bugün şartlar benzemektedir. O kurtuluş mücadelesinde, 'hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır', diyen millet iradesini bugün Trabzon'da da biz bir ses vermek istiyoruz. O zaman, 'milletin geleceğini, ancak milletin iradesi tayin eder' ve 'hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir' diyen ve bizi bugünlere, modern bir devlete taşıyabilen o mücadelenin sesine eş bir sesi bugün Trabzon'da buradan vermeye geldik.
Teslimiyetçi AKP hükümetinin Washington'da gömlek değiştirerek gelip, Türkiye'de önünde AB, arkasında ABD yazılı tişörtle 8.5 yıl içerisinde Türkiye'ye getirdiği fakirliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, hırsızlığın hesabını sormak üzere ses vermeye geldik. Biz yoksullukları, yolsuzlukları, hırsızlıkları ortadan kaldırıp Türkiye'yi huzur ve refaha ulaştıracak, millet bütünlüğünü sağlayacak, Türkiye'yi onurlu bir ülke olarak dünya milletleri ailesi içerisinde şerefli yerine oturtacak dış politikayı sürdürebilmek ve devam ettirebilmek için hazırız.''