Fenerbahçeli Uğur Boral, kulübün kuruluşunun 100. yılında yaşadıkları şampiyonlukta oyuncuların birbiriyle kenetlendiğini ve müthiş bir takım olduklarını söyledi.
Fenerbahçeli futbolcu Uğur Boral, kulübün kuruluşunun 100. yılında yaşadıkları şampiyonlukta oyuncuların birbiriyle kenetlendiğini ve müthiş bir takım olduklarını söyledi.
FBTV'de yayınlanan ''1'e 1'' adlı programda çocukluğundan itibaren hayatını ve futbol kariyerini anlatan Uğur, 100. yılda yaşadıkları şampiyonlukta rakip kim olursa olsun maçlara ''Biz bugün çıkacağız, bu maçı kazanacağız'' diye çıktıklarını ifade etti.
O zamanki teknik direktörleri Zico'nun maç toplantısında kendilerine rakipten hiç söz etmediğini vurgulayan Uğur, ''Zico 'Siz önemlisiniz' diyordu. Sevilla, Chelsea maçlarına çıkarken bile 'Kadro bu çıkıp oynayın' diyordu. Çünkü o sene takım bir bütün olmuştu. Herkes herkesin arkasını kolluyor, herkes herkese güveniyordu. Müthiş bir takım olmuştuk'' diye konuştu.
''İnşallah 100. yılda olduğu yine Fenerbahçe tekrardan şampiyon olur'' diyen Uğur, ''Camianın şampiyonluğa çok ihtiyacı var. İnşallah tekrar Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde devam ederiz'' dedi.
-ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDEKİ ÇEYREK FİNAL-
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıktıkları dönemde rakiplerini yenerek Sevilla maçlarına kadar geldiklerini kaydeden Uğur, o dönemi şöyle anlattı:
''O sene birbirine seven insanlar birbirleri için fedakarlık gösteriyordu. O yüzden kim gelirse burada yeniyorduk. Sevilla'daki maçta 2-0'dan gelip o maçı kazanabilmek her babayiğitin harcı değildi. Bugün de 'insanlar birbirini sevmiyor' demiyorum, ama o sene çok farklı bir hava vardı.
Deplasmanda Sevilla karşısında 2-0 geriye düşünce, saha içinde Selçuk top atacak adam ararken, herkes kendi içine sinmişken 'Topu bana ver' diye bağırıyordum. Bizimle alay edenlere karşı bir başkaldırışta bulundum, tüm takım arkadaşlarım da destek verdi. Bazı anlarda o 50 bin kişilik taraftarı duymuyordum. Çok konsantreydik, kazanacağımız belliydi. Onlara 2. golü attıktan sonra 'Biz bu maçı kaybettik' dediler'' şeklinde konuştu.
Uğur, çeyrek finalde Chelsea'nın ellerinden zor kurtulduğunu belirterek, ''Eğer son 5 dakikada Gökhan'ın şutunu kaleci son anda çıkarmasıydı, o golü atsaydık, biz yarı final oynamıştık. Sevilla'yı yendikten sonra 'Fenerbahçe bu sene misyonunu tamamlamıştır' diye herkes röportajlar verdi. Orada bir yanılgıya düştük. 'Hayır devam edeceğiz' diye bir hava olsaydı belki o gün yenerdik'' dedi.
-FENERBAHÇE'YE GELİŞİ-
Uğur Boral, Gençlerbirliği'nden Fenerbahçe'ye transfer olacağı dönemde geceler boyunca uyuyamadığı zamanlar olduğunu, sarı-lacivertli takıma (A) Milli Takım oyuncusu olarak geldiğini, ancak ilk 10 hafta forma giyemediğini anlattı.
Fenerbahçe'ye geldiğinde Türk futbolcuların çoğunun yaşadığı handikapı yaşadığını vurgulayan Uğur, ''Buraya gelip kendilerini çok değerli sanıyorlar. Burada hiçbir şey olmadıklarını görünce bir boşluğa giriyorlar. O çıkmazın içinden çıkabilirsen oluyor, yoksa tekrar geldiğin yere gidiyorsun. Buraya geldikten sonra aslında hiçbir şey olmadığımı anladım. Burada her hafta kendimi yeniden kanıtlamam gerektiğini anladığımda, çıkışım başladı'' ifadelerini kullandı.
-SAKATLIK-
Geçen sezon yaşadığı sakatlığın ardından uzun bir süre oynayamayan Uğur, sakatlık döneminin zor geçtiğini söyledi.
Ameliyat olduktan sonra iyileşmek için çok çalıştığını dile getiren Uğur, ''Arkadaşların sahada oynarken, evde oturup izlemek zor oluyordu. Keşke ayağım kırılsaydı da dizimden sakatlık yaşamasaydım. Çünkü ayağın kırıldığında kırık yeniden kaynıyor. Burası sürekli oynadığı için tutmuyor, seni tedirgin ediyor'' diye konuştu.
-''FUTBOLCU TAKIMLA VAR OLUR''-
Uğur, futbolcunun takımla var olabileceğini, takım iyi değilse hiç kimsenin yetenekleriyle tek başına bir şey yapamayacağını kaydetti.
''Bugün Messi dünyanın en iyi oyuncusu, ama Arjantin'i niye tek başına şampiyon yapamıyor'' diyen Uğur, ''Niye İspanya dünya şampiyonu oluyor. Çünkü hepsi takım halinde hücum, savunma yapıyor. Aralarında yardımlaşma var, ortaya inanılmaz bir armoni çıkmış'' şeklinde konuştu.
-KARİYERİ-
Kalabalık bir ailede büyüdüğünü, içine kapanık ve utangaç bir çocuk olduğunu anlatan Uğur, okul maçlarında sivrilmeye başladığını kaydetti.
Futbola Karadenizspor'da başladığını, 3. Lig ekiplerinden Alibeyköyspor'a profesyonel imza attığını, daha sonra menajeri olan Saffet Sancaklı'nın kendisini Süper Lig takımlarından Kocaelispor'a götürdüğünü kaydeden Uğur, BJK İnönü Stadı'nda Beşiktaş ile oynadıkları maçta çok heyecanlandığını aktararak, ''İlk 5 dakika sonrasında heyecanımı yendim. Zago ve Ronaldo ikilisini birbirine vurdura vurdura oynamaya başladım. O zamandan sonra televizyonda beni konuşmaya başladılar'' dedi.
Devre arasında Gençlerbirliği'ne transfer olduğunu kaydeden Uğur, orada sıkıntı yaşayınca, 2. Lig'e Ankaraspor'a kiralık olarak gittiğini, orada iyi oynayıp tekrar Gençlerbirliği'ne döndüğünü anlattı.
O dönemde A2 Milli Takımı'yla Japonya'ya gittiğini kaydeden Uğur, kendisinin buralara gelmesinde birçok teknik direktörünün emeği olduğunu, Mesut Bakkal'ın ise kendisine güvenmeyi öğrettiğini söyledi.
Fenerbahçeli futbolcu Uğur Boral, kulübün kuruluşunun 100. yılında yaşadıkları şampiyonlukta oyuncuların birbiriyle kenetlendiğini ve müthiş bir takım olduklarını söyledi.
FBTV'de yayınlanan ''1'e 1'' adlı programda çocukluğundan itibaren hayatını ve futbol kariyerini anlatan Uğur, 100. yılda yaşadıkları şampiyonlukta rakip kim olursa olsun maçlara ''Biz bugün çıkacağız, bu maçı kazanacağız'' diye çıktıklarını ifade etti.
O zamanki teknik direktörleri Zico'nun maç toplantısında kendilerine rakipten hiç söz etmediğini vurgulayan Uğur, ''Zico 'Siz önemlisiniz' diyordu. Sevilla, Chelsea maçlarına çıkarken bile 'Kadro bu çıkıp oynayın' diyordu. Çünkü o sene takım bir bütün olmuştu. Herkes herkesin arkasını kolluyor, herkes herkese güveniyordu. Müthiş bir takım olmuştuk'' diye konuştu.
''İnşallah 100. yılda olduğu yine Fenerbahçe tekrardan şampiyon olur'' diyen Uğur, ''Camianın şampiyonluğa çok ihtiyacı var. İnşallah tekrar Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde devam ederiz'' dedi.
-ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDEKİ ÇEYREK FİNAL-
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıktıkları dönemde rakiplerini yenerek Sevilla maçlarına kadar geldiklerini kaydeden Uğur, o dönemi şöyle anlattı:
''O sene birbirine seven insanlar birbirleri için fedakarlık gösteriyordu. O yüzden kim gelirse burada yeniyorduk. Sevilla'daki maçta 2-0'dan gelip o maçı kazanabilmek her babayiğitin harcı değildi. Bugün de 'insanlar birbirini sevmiyor' demiyorum, ama o sene çok farklı bir hava vardı.
Deplasmanda Sevilla karşısında 2-0 geriye düşünce, saha içinde Selçuk top atacak adam ararken, herkes kendi içine sinmişken 'Topu bana ver' diye bağırıyordum. Bizimle alay edenlere karşı bir başkaldırışta bulundum, tüm takım arkadaşlarım da destek verdi. Bazı anlarda o 50 bin kişilik taraftarı duymuyordum. Çok konsantreydik, kazanacağımız belliydi. Onlara 2. golü attıktan sonra 'Biz bu maçı kaybettik' dediler'' şeklinde konuştu.
Uğur, çeyrek finalde Chelsea'nın ellerinden zor kurtulduğunu belirterek, ''Eğer son 5 dakikada Gökhan'ın şutunu kaleci son anda çıkarmasıydı, o golü atsaydık, biz yarı final oynamıştık. Sevilla'yı yendikten sonra 'Fenerbahçe bu sene misyonunu tamamlamıştır' diye herkes röportajlar verdi. Orada bir yanılgıya düştük. 'Hayır devam edeceğiz' diye bir hava olsaydı belki o gün yenerdik'' dedi.
-FENERBAHÇE'YE GELİŞİ-
Uğur Boral, Gençlerbirliği'nden Fenerbahçe'ye transfer olacağı dönemde geceler boyunca uyuyamadığı zamanlar olduğunu, sarı-lacivertli takıma (A) Milli Takım oyuncusu olarak geldiğini, ancak ilk 10 hafta forma giyemediğini anlattı.
Fenerbahçe'ye geldiğinde Türk futbolcuların çoğunun yaşadığı handikapı yaşadığını vurgulayan Uğur, ''Buraya gelip kendilerini çok değerli sanıyorlar. Burada hiçbir şey olmadıklarını görünce bir boşluğa giriyorlar. O çıkmazın içinden çıkabilirsen oluyor, yoksa tekrar geldiğin yere gidiyorsun. Buraya geldikten sonra aslında hiçbir şey olmadığımı anladım. Burada her hafta kendimi yeniden kanıtlamam gerektiğini anladığımda, çıkışım başladı'' ifadelerini kullandı.
-SAKATLIK-
Geçen sezon yaşadığı sakatlığın ardından uzun bir süre oynayamayan Uğur, sakatlık döneminin zor geçtiğini söyledi.
Ameliyat olduktan sonra iyileşmek için çok çalıştığını dile getiren Uğur, ''Arkadaşların sahada oynarken, evde oturup izlemek zor oluyordu. Keşke ayağım kırılsaydı da dizimden sakatlık yaşamasaydım. Çünkü ayağın kırıldığında kırık yeniden kaynıyor. Burası sürekli oynadığı için tutmuyor, seni tedirgin ediyor'' diye konuştu.
-''FUTBOLCU TAKIMLA VAR OLUR''-
Uğur, futbolcunun takımla var olabileceğini, takım iyi değilse hiç kimsenin yetenekleriyle tek başına bir şey yapamayacağını kaydetti.
''Bugün Messi dünyanın en iyi oyuncusu, ama Arjantin'i niye tek başına şampiyon yapamıyor'' diyen Uğur, ''Niye İspanya dünya şampiyonu oluyor. Çünkü hepsi takım halinde hücum, savunma yapıyor. Aralarında yardımlaşma var, ortaya inanılmaz bir armoni çıkmış'' şeklinde konuştu.
-KARİYERİ-
Kalabalık bir ailede büyüdüğünü, içine kapanık ve utangaç bir çocuk olduğunu anlatan Uğur, okul maçlarında sivrilmeye başladığını kaydetti.
Futbola Karadenizspor'da başladığını, 3. Lig ekiplerinden Alibeyköyspor'a profesyonel imza attığını, daha sonra menajeri olan Saffet Sancaklı'nın kendisini Süper Lig takımlarından Kocaelispor'a götürdüğünü kaydeden Uğur, BJK İnönü Stadı'nda Beşiktaş ile oynadıkları maçta çok heyecanlandığını aktararak, ''İlk 5 dakika sonrasında heyecanımı yendim. Zago ve Ronaldo ikilisini birbirine vurdura vurdura oynamaya başladım. O zamandan sonra televizyonda beni konuşmaya başladılar'' dedi.
Devre arasında Gençlerbirliği'ne transfer olduğunu kaydeden Uğur, orada sıkıntı yaşayınca, 2. Lig'e Ankaraspor'a kiralık olarak gittiğini, orada iyi oynayıp tekrar Gençlerbirliği'ne döndüğünü anlattı.
O dönemde A2 Milli Takımı'yla Japonya'ya gittiğini kaydeden Uğur, kendisinin buralara gelmesinde birçok teknik direktörünün emeği olduğunu, Mesut Bakkal'ın ise kendisine güvenmeyi öğrettiğini söyledi.