gazneli devletinin yönetim bicimi ni ayrıntılı sekide söleyin Benzer Konular gazneli devletinin başknti neresidir ?... gazneli devleti... gazneli mahmut fln... gazneli devlet... Gazneliler devleti -1- (963-1187)-gazneli devleti'nin kuruluşu......
En iyi cevap yabanGülü tarafından gönderilmistir |
Gazneli Devleti (Farsça: غزنویان Ghazneviyān), 961 - 1187 yılları arasında Maveraünnehir, Hindistan'ın kuzeyi ve Horasan'da hüküm süren, memlûk kökenli (Türk) olduğu halde kültürel açıdan ve de facto olarak Fars hanedanlıklarının ardılı kabul edilen Türk-Fars-İslam devleti veya Türk-İslam devletiydi. Gazneliler adlarını başkent edindikleri, şu an Afganistan sınırları içinde bulunan, Gazne şehrinden almıştı. Gazne Devleti'nden önce bu topraklarda hüküm sürmüş olan Fars asıllı Samanîlerin siyasi ve kültürel etkisinden dolayı Gazneli Türkler, zaman içerisinde Farslaşmışlardır. Başkent:Gazne (1151'e kadar), Lahor (1151-1186) Resmi dili:Farsça Dini:Sünni İslam Yönetim:Monarşi Yönetim: - 961-962Alp Tigin 1160-1186 Hüsrev Melik Tarih: Kuruluş tarihi 961 Yıkılış tarihi 1186 Monarşi: bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir (oğlu, kardeşi gibi). Cumhuriyetlerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü dilimize Fransızca Monarchie kelimesinden gelir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür. Etimolojik anlamına bakılırsa monarşi bir kişinin yönettiği bir dev*let düzenidir. Gerçekte ise bu terim, iktidarın aynı ailede soydan geçme yoluyla kalması biçiminde nitelendi*rilebilecek bir yönetim biçimini ta*nımlar. Monarşi, yüzyıllar boyu, dünyada en yaygın yönetim biçimiydi. Bunlar çoğu zaman, geleneksel tanı*ma en yakın, tanrısal hakka dayanan monarşilerdi: prens, iktidarı tek ba*şına elinde tutardı ve Tanrı'dan başka kimseye hesap vermek zorunda de*ğildi, çünkü otoritesini Tanrı'dan aldığına inanılıyordu. Aslında, bu tip yönetim hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanamadı. Gerçekten, en müstebit hükümdarlar bile, uyruklarının bazıları*nı (zengin ve güçlü soylular, etkili din adamları gibi) kollamak zorundaydı*lar; üstelik ulaşım ve haberleşme araçlarının yavaşlığı da onları, uzak bölgelerdeki topraklarını başkaları eliyle yönetmeye zorluyordu. Bunun*la birlikte otorite, kralın ve*ya danışmanlarının elinde toplan*mıştı ve halk alınan kararlara karışamıyordu. Birçok ülkede toplumsal ve siyasal gelişim, özellikle XVIII. yy. sonların*da, «meşrutî» adı verilen yeni bir tür monarşinin doğmasına yol açtı: buna göre hükümdarın yetkileri, yazılı bir anayasa ile tanımlandı ve sınırlan*dı. Bu monarşi genellikle «parlamenter»dir ve demokrasiye pek yakındır: kral, devletin sim*gesi olarak kalır, ancak yürütme yet*kisini bir hükümete bırakır. Hükü*met de halk tarafından seçilmiş bir millet meclisinin kararlarına uymak zorundadır. Sözgelimi Hollanda, Danimarka, İngiltere, İsveç ve Belçika'da durum böyledir. |
Misafir |
Merhabalar Misafir, forumumuza hosgeldiniz. Forumumuzda bu soru hakkinda fikri olan bir kisi en kisa zamanda cevaplayacaktir. Umarim sorunuz en kisa zamanda cevaplanir ve sizde memnun kalirsiniz. Lütfen Soru - Cevap kategorisini takip etmeyi unutmayin
Gazneli Devleti (Farsça: غزنویان Ghazneviyān), 961 - 1187 yılları arasında Maveraünnehir, Hindistan'ın kuzeyi ve Horasan'da hüküm süren, memlûk kökenli (Türk) olduğu halde kültürel açıdan ve de facto olarak Fars hanedanlıklarının ardılı kabul edilen Türk-Fars-İslam devleti veya Türk-İslam devletiydi. Gazneliler adlarını başkent edindikleri, şu an Afganistan sınırları içinde bulunan, Gazne şehrinden almıştı. Gazne Devleti'nden önce bu topraklarda hüküm sürmüş olan Fars asıllı Samanîlerin siyasi ve kültürel etkisinden dolayı Gazneli Türkler, zaman içerisinde Farslaşmışlardır.
Başkent:Gazne (1151'e kadar), Lahor (1151-1186)
Resmi dili:Farsça
Dini:Sünni İslam
Yönetim:Monarşi
Yönetim: -
961-962Alp Tigin
1160-1186 Hüsrev Melik
Tarih:
Kuruluş tarihi 961
Yıkılış tarihi 1186
Monarşi:
bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir (oğlu, kardeşi gibi). Cumhuriyetlerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü dilimize Fransızca Monarchie kelimesinden gelir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür.
Etimolojik anlamına bakılırsa monarşi bir kişinin yönettiği bir dev*let düzenidir. Gerçekte ise bu terim, iktidarın aynı ailede soydan geçme yoluyla kalması biçiminde nitelendi*rilebilecek bir yönetim biçimini ta*nımlar.
Monarşi, yüzyıllar boyu, dünyada en yaygın yönetim biçimiydi. Bunlar çoğu zaman, geleneksel tanı*ma en yakın, tanrısal hakka dayanan monarşilerdi: prens, iktidarı tek ba*şına elinde tutardı ve Tanrı'dan başka kimseye hesap vermek zorunda de*ğildi, çünkü otoritesini Tanrı'dan aldığına inanılıyordu. Aslında, bu tip yönetim hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanamadı. Gerçekten, en müstebit hükümdarlar bile, uyruklarının bazıları*nı (zengin ve güçlü soylular, etkili din adamları gibi) kollamak zorundaydı*lar; üstelik ulaşım ve haberleşme araçlarının yavaşlığı da onları, uzak bölgelerdeki topraklarını başkaları eliyle yönetmeye zorluyordu. Bunun*la birlikte otorite, kralın ve*ya danışmanlarının elinde toplan*mıştı ve halk alınan kararlara karışamıyordu.
Birçok ülkede toplumsal ve siyasal gelişim, özellikle XVIII. yy. sonların*da, «meşrutî» adı verilen yeni bir tür monarşinin doğmasına yol açtı: buna göre hükümdarın yetkileri, yazılı bir anayasa ile tanımlandı ve sınırlan*dı. Bu monarşi genellikle «parlamenter»dir ve demokrasiye pek yakındır: kral, devletin sim*gesi olarak kalır, ancak yürütme yet*kisini bir hükümete bırakır. Hükü*met de halk tarafından seçilmiş bir millet meclisinin kararlarına uymak zorundadır. Sözgelimi Hollanda, Danimarka, İngiltere, İsveç ve Belçika'da durum böyledir.
|