Her ne hikmetse suskun ve vefalı bir iklim arıyorum
Edebiyle hem hal olacağım, şevkiyle muhabbet bağrında açacağım bir hazan
İzanın, ihsanın iflas etmediği bir zaman, ruhun deruniliğinden gelen muazzam heyecan
Nihayetinde tevdi edilende bir can, hiç kusursuz olur mu insan, tekebbür ettirir feveran


Ne kadar saklı sadıklar varsa, sandıklar açılmalıdır
Umutlar bir bir kanatlanıp uçmalıdır, gün yüzüne hasret kalarak hiç anılmamalıdır
Bahtıma tekabül eden her lahzanın esrarında ki nazar fark edilmeli, kalp sahipsiz değildir
Ne vakit korksan, haşyetin akın ettiğini anlasan, bir an akıl tutulması yaşasan, ne söylenir


Dert nasıl bir kalp için illettir, kederdir, merettir
Oysaki aklın yolu birdir, elhak malumat sahibi olunmadan, edilen nazar beyhudedir
Neden idrak ruhunun vazgeçilmezidir, irfan perdesinden neşet eden bir aşk-ı ahenktir
Nasıl bir sevda gerekir ki, ulviyet şadından bahşedilen bir ülfet olduğu, fark edilmelidir


Nasıl ki kuş kanatsız uçamaz, kul yârsiz olamaz
Gönül, hakikatin sadrından beslenmedikçe, ihsan ve ihlâsı nefeslenemedikçe anlaşılmaz
Şekli yet için, ne derler vehmi bilmem ki nasıl bir seçim rızkın sahibi ki asla karıştırılmaz
Neden kaygı ve zanlar hiç peşini bırakmaz, teslimiyetinde ki sıkıntı, vuslat için yakışmaz


Belli ki sorup sual etmemeyi içime sindirmeliyim
Ruhumu ve kalbimi esareti içinde ve sessizliği bendinde kalmasını gam etmemeliyim
Hesap adına ne varsa, batın namına bir korku ve zan sinemde yaşıyorsa, kime gülmeliyim
Ömür dağını, içinde beslediği umut yumağını, ateşin yakmadığı aşk cenahını bilmeliyim


Kar’ın hafifliğine ve bir o kadar zarifliğine imrenmeliyim
Her anımda sessizlik içinde refakat eden ve amellerimin kaydını geçenleri hissetmeliyim
Nasıl bir akıbet olacaktır, ömür dağı buharlaşacaktır, irfan ahıyla tefekkür edebilmeliyim
Kimseye yük olmadan, yüzlerini astıracak bir talepte bulunmadan nasibime yetinmeliyim


Umut ve niyaz içinde, ceht ve ecir ikliminde nefeslenmeliyim
Göçüp gitmeden, ahu zarımla çürüyüp erimeden hoş seda nedir, yakından öğrenmeliyim
Temaşa ettiğim mezar taşlarına yazılanları şehretmeyi becermeli, öteye ne söylemeliyim
Her cümlenin sonunda bir işaret konuyor, lisanı bilmeyen ise melülleşerek öyle bakıyor


Mustafa CİLASUN