Sessizliğimin şahitliğinde
Solgun düşüncelerimin izlerinde
Halimin bedbinliğinde, şevksizliğin hercümerçliğinde
Diyorum kendi kendime
Ağla gönül ağla dertlerinle
Toprak saracak bir gün tenini
Muvazeneden yoksun zahirin, kurak iklimdedir kalbin
Burukluğum nüksediyor
Gözlerimden yaşlar iniyor
Takatim o anda kesiliyor
Titremeler başlıyor, tüylerim diken diken şahlanıyor
Ruhumun seyrinde daralma
Ufkumun genelinde bunalma
Kalbim mütemadiyen hicranda
Âlem kimliğimde buhranın şahitliği nüksediyor sanki
Bizlere yön verenleri andım
Maksatlarınca kullandıklarını anladım
Ben kime ne yapmıştım sadece inandım
Sevgiye hasret kaldım, bedevilikle barışmaya başladım
Yıllara sâri silkiniş geçiyor sinemden
Artık yeter, yetti artık bin beter
Çaresizliğin adı asla olamaz kader
Samimiyet adeta heder, kimliksizlikte şimdilerde değer
Oysa ne han ve ne de hamam
Olmadı bir gün böyle meramım
İhsana hastayım, ihlâsa çok tavım
Takiyyelere yabancıyım, ilmi siyasete de çok davacıyım
Sanki mihengimiz değişmişti
Emaneti tevdi eden gül hangi renkti
Refah kim için saadetti çok ötelendi
Saltanat içinde cennet talep edildi ve isimleri öncelendi
Hayır hayır ben yokum bu işte
Böyle bir sevdanın sahifelerinde
Hani aşk nerede, şevk hangi iklimde
Teraneler mütemadiyen bizimle, solgunluk nükseder halime
Mustafa CİLASUN