İçtenliğiniz ve zarafetiniz
Satırlarınızda sunduğunuz naifliğiniz
Şimdilerde
Kuraklığı yaşadığım gönlüme
Serabı değil, suyu o an gösterdiniz
Bilirsiniz
Halinde terennüm edenler
Tahayyül ikliminde çok yeşerirler
Her zaman
Tahkik, idrak ve tefekkür
Onların asla vazgeçilmesi olurlar
Artık
Bu hissiyat müdavimleri
Yaşadıkları arzı mekânlarda
Nedense
Beklendiği gibi anlaşılmazlar
Maksuda giderken, onu beklemek
Hazla
Zül celale kavuşma aşkı
Ahenk denkliğinde var olan meşki
Canda
Meczubun, metfunun farkı
İtminanımızla anlam bulacaklardır
Bizim
Ameller ve ibadetlerimiz
Bizlere asla cenneti getirmezler
Özlenen
Cennet, haniflerin değil
Mukallitlerin bir beklentisidir
O
Cemale muttali bulunmak
İçsellikte maksuda koşmaktır
Sizinle
Hislerimin hazzını yaşıyorum
Mana derinliğiyle tanış oluyorum
Sizinle
Bu manada hem hal olmak
Bilinmezler mefkûresiyle buluşmaktır
Bilinmeyen
Cana bu denli derunilik verirse
Biçare kimliğimizin hali bilmem ne olur
Hissederek
Cenabı Hakka, kul, köle olmak
İddiamız aşikâr bir şekilde bulunurken
Şimdi
Benliğimizin tercihlerinde boğulmak
Avuntularımızın sınırsız hadsizliğidir
Bakın
Hazan mevsiminde, kuşlar ve yapraklar
Kendi ahvalinde sukut ile garipliği yaşarlar
Sarkan
Ağacın dalları, yalnızlığı ve terkedilmişliği
Terennüm etmek zorunda vaktiyle bırakılırlar
Toprağı aralayan
Kök, verilen göreve öğle bağlıdır ki
Sadakatin derinliğini bizler gözlemleriz
Uçan
Kuşların, yaprağın, barınmalarına rağmen
Kendini terk etmek zorunda kaldıklarını bilirler
Nedense
Biçare kimliğimle size içimi açmak cesaretini
Kendimde buldum, beni dinlediğiniz için minnettarım.
Mustafa CİLASUN