Geceler yalnızlığıma hüzünle bakar, hicran yüreğime elem koyar ve durmadan dağlar
Aşk, hal dilinde hakikat için ağlar, sevda maksut için vesileleri sorar, bilmem ki ne arar
Gözler bakar, baht bir bir gazaları sıralar, vuslat aşkı içimde haydi söyle ne vakit doğar
Ne vakit yalnız kalsam, kuruyan yaprağı yerden alsam ve ibretle koklasam
Gülün dikeninden idrakime sarfı nazar etmeden, aşkın nazarıyla yakınlaşsam ve baksam
Hali fakirliğimi bir bir derleyip, ellerimi mahçubiyetimle huzur içinde açsam, yakarsam
Aklımın suskunluğunda, idrakimin nutkumu durduğunda, hiç yılmadan umuda sarılsam
Şu yaralı gönlümü, ah bir bilsem ve şevkle avutsam, mütemadiyen mahzun mu kalsam
Yalnızlığın kollarında bitap olup,dağların yamaçlarında aşkın hasretini hüzünle ansam
Sessizce ağlasam, hıçkırıklarımı ufuklara bıraksam,çilenin endamıyla sevdamı yaşasam
Bir an bile tereddüt etmeden, gönül kapımı açılması için secdeye kapanıp öyle yakarsam
Farkı fark edecek kadar bir niteliğe kavuşsam ve takva nazarıyla nefesimi arza bıraksam
Ruhumun hicran damlalarını, bir muştuyla ve sürurla hanif gönüllerin ülfetine akıtsam
Sırların sersemleten ağırlığından kurtulsam, bir nebze olsun hal diliyle ibretle anlaşılsam
Ve artık titreten haşyetten kurtulsam, hürriyetin letifliğinde yol alıp, yaren ile buluşsam
Suskunluğun perdelerini sessizce açarak, kalbi burukluğumu gün ile tanıştırsam
Ne kadar keşkelerim ver ise, ruhum için yeis için dillense bile, asla nedametle serdetme
Sabrın suhuletinden bir an bile sarfı nazar etme, nasip ne imiş ehlinden dinle, hiç üzülme
Bahtım işte buymuş deme, müddeti nefesin vaattiği güzelliği ve hikmeti görmezden gelme
Umut içindeyken, hazanın solgun ikliminde nefeslenme, gayret ise niyetin esaretinde
Dile gelen ne ise kalbin veya nefsin lahzasından dile geldiğini bir an olsa bile hiç unutma
Edep, halin dilinde senadır, uzlet tefekkür için sana verilen kalbi zamandır inşirahla ardır
Ne kadar muradın varsa, durmadan gayret et bu uğurda, teslimiyet kalbi olunca unutma
Mustafa CİLASUN