Ne yaptığımı hakkıyla anlamadan, tereddütle solumadan yol almalıydım
Öncelikle suallerden başlamalıydım, hissiyatımı gale almalıydım ve fakat yaşamalıydım
Lüzumsuz kaygılardan arınmalıydım, mefkûremi ihmale bırakmamalıydım, ona kanmalıydım
Nerde işaret taşı görsem, yâdımı sukuta erdirip düşünsem
Kendimden geçene kadar gözyaşlarımı sessizce ummanın o suhuletine döksem
Bir yelkenli misali dalgaları dert edinmeden salınarak, sevdalaşan enginlere yüz sürsem
İçimden ne geliyorsa bir sarf-ı nazara yeltenmeden aşkın esiniyle hasredip, sancıdan göçsem
Kalbimin dili yok, sinemin efkârı neden bu kadar çok
Sanki saplanıyor yüreğime, onca zamandır fark etmediğim bin hüzünle gelen ok
Nereye baksam, vaktin sırlarını ruhuma taşıyıp manalaşsam, yine dinmez ıstırabım pek çok
Bir gönül vardı, her vakit baharın ülfetini yaşatırdı hazan vakti kalbime neler anlatırdı, yok
Bir çelebi misali yolun yolcusuyum, umut yumağıyım
Ufkum karadı mı, içim daraldı mı, ruhum bizar kaldı mı, başımın ağrısından korkarım
Sıktığım yumrukların titrettiği melalimin hıçkırıklarını saklayamam o yamaçlara bakamam
O vakit hücreler içimdedir, mahpushane bahçesi ne kadar ferah gelir kimselere anlatamam
Sanki gardiyan lisan-ı halime refakat etmektedir
Sessiz bir şekilde nazar etmektedir, derd-i gamıma kim bilir neler söylemektedir, kalbidir
Kim ekmeğinin arayışında değildir, hangi yolcu panik içindedir, hasret ki gönül ehli içindir
Yürek sahibi hiç ses etmeden çilesiyle büyür, sabırla yürür, kanaatle bütünleşir ve güçlenir
Rahmetli meczup Cemil emmi geldi aklıma
Yaşadığı zaman hakkıyla çok anlaşılmadıysa da, eren bir nefes olduğu ki nasılda ortada
Geç vakitlerde kimin kapısını çalsa, muhtaç olan nefesleri kalp gözüyle görüyor ya, anla
Heybesinden çıkardığı ne varsa, umut edilen gaibi olsa da, demek ki fark eden var, korkma
Ne devranlar geçti, ekinler vakti zamanında biçilirdi
Afat sanki ruhuma şahit olan bir cendereydi, kim vakitsizdir ve hatta ihmal-i takatsizdir
Ümmet-i Muhammet neden bu kadar dirliksizdir, vecdini ve o azmini tehir edenler kimdir
Niçin şüpheler hiç geçit vermemektedir, tefrikaya bu kadar rağbet niyedir, aşk neredededir
Mustafa CİLASUN