Ne bir korku ve ne de yeis bulunurdu, sanki hülyalar ruhum için yağmurdu
Günlerin peşinde sürüklenirken, yarınlar için düşleri derlerken, yıllar ne çabuk yoğurdu
Kiminle hem hal olmuşsam, dinlediğim hikâyeleriyle ibretin izlerini bulduysam, anıyordu
Kimi zaman çok daraldığım oldu
Henüz keşfine muttali olamadığım bir ürkeklik vardı, mütereddit olmak, halime yakındı
Henüz yeni yetmeydim, merakın selinde gezinirdim, ukdeleşen ne varsa sabrederdim, ardı
Ne zaman haclığım olsa, bin bir düşünceden sonra, en ucuz olan ne varsa alırdım, kanaatti
Her ne hikmetse şefkati çok tatmadım
Melül bir vaziyette bakmayı ne kadar ayıplardım, fevkalade utanır, yüzümü saklardım
Hissetmesin diye ne çareler aradım, lal olan hevesimi saklar, umutlar hülyasında yaşardım
Bir oyuncağım dahi olmamıştı, sanki suya hasret kalan bir andı, heyecan olsa ki ne yazardı
İmrenirdim kendi kendime, hiç ses etmesem de yine
Sahipsiz değildim fakat hangi yakınlığın uzağında kalsam bir bahane, yutkunurdum yine
Arkadaşlarım ne kadar şendi, çocukluğunun keyfindeydi, oyun oynamak için çareler eşiğinde
Ne kadar güzel gülerlerdi, bazen katılarak halinden geçerdi, elbise batmış kimin derdindeydi
Sabah ezanıyla kalkardım, heyecanla abdest alırdım
Sonra kimseye rahatsızlık vermeden kapıyı açarak, camiye gitmek için yol alırdım, ufaktım
Cami çok sessizdi, o kadar ki sanki şefkat yeri değildi, amcalar şaşkın bir haldeydi, uzaktım
En çok hoşuma giden, sıcaklığı yakın olan sobaydı çok candandı, biraz kızarmıştı, yakındım
İmam efendi çok ciddiydi, her nedense bir yabancı gibiydi
Sesinin ahengi için yüksek sesle öksürmesi çok garipti, sanki duvarlar inledi, gereklimiydi
Müezzin efendi kamet getirmek için etrafına göz gezdirdi, sonra vakit gelmiş ki, davet etti
Bir hizada, sıkı saf tutmamız için imam efendi ikaz etti, sonra tekbir getirerek imamlık etti
İki rekâttan sonra gür sesiyle selam verdi, müezzin arkasını getirdi
Kendi kendime bakınıyordum, amcaların melalini anıyordum, suskunlaştıran an, ne isterdi
Demek ki herkes kendi derdinde ve umut âlemindeydi, hürmet etmek gerekti, yaşlılık ne dedi
O kadar küçükken, ihtiyar amcaların halini gözlemek içimi sızladı, vuslat kim için bir aşktı
Mustafa CİLASUN