Derd-i gamımı kime anlatırdım, hıçkırıklarımla avundum, sessizce ağladım
Kalbimin sahibinden sabır diledim, kanaat etmekle yetinmeyi öğrendim, figandım
Kime baksam, gözlerim yaşarır, yüreğim sancılanırdı, yıllardır firkatimi sakladım
Yazdığın mektupları okudukça ağlardım
Günyüzü görüp solmasın diye perdeyi açmazdım, ancak gölgelerde aşkla okurdum
Dinlediğim hüzzam eserlerle bir hoş olurdum o an mekansız bir adreste sarhoştum
Yadınla tutunur, umutla durulur, korkulardan arınırdım, hasret bağrında yanıktım
Ah edip adını her anışımda için titrerdi
Nefes yetmez, sinem anmaktan vazgeçmez, her nöbette yalnızlığıma refakat ederdi
Halden geçiren bir sevdaydı, aşk nasıl bir feryattı, beni benden alan ilhamı zerketti
Nereye nazar etsem, farkı fark ettirene iltica ederek ruhumu dinlendirmem deva idi
Hangi mecnunu görsem kendimi bulurum
Suskun sokakları adımlar, yere düşen yaprakları koklar, toprağa hüzünle bakarım
Çıktığım dağlarda suskun çığlığımı bırakırım, meleşen o kuzulara hicranla akarım
Ömür kumaşımı, yırtılan parçaları, yamanmaya muhtaç ahını hasretinle koklarım
Kimseye çok görme, nasip nedir iyice anla
Ölüm hangi vaktin şadına delalat edecektir sakın bir şaşkınlık yaşayıp uzaklaşma
Kabrin lal olan haline yaban kalma içinde yatanları hüzünle anmaktan geri kalma
Dert kalbin şifası,ruhun edasıdır,aşk farkı fark ettiren ne zarif bir sanattır korkma
Mustafa CİLASUN