Ne kadar sukut etsem, meramımı sabrın vicdanına hasretsem için yanıyor
Şahit olduklarım,anlamak için tefekküre daldığım zaman sanki bu halime acıyor
Anlamsız sualler mi yorup yıldırıyor,aklı kıtlığım mı bir hicranı vadetip incitiyor
Peki, neden her yanım sızlıyor ve sancıyor
Sürur hangi gönülleri ziyaret ediyor, şevk neden hala uzaklardan temaşa ediyor
Mütereddit bir hal sinemi kuşatıyor hangi yöne baksam bir hüzün yangını başlıyor
Kim ne kadar kalbini dinliyor, ruhunun lisanını neden öteliyor ve niye farketmiyor
Neden çalınan kapıdan bir ses gelmiyor
Penceresiz perdeler soluksuz bakıyor, insan denen o şahesere söyle neler oluyor
Kimi avcı, kimisi av oluyor, neden tevdi edilen nefesin ulviyeti hiç sual edilemiyor
Peki, geriye ne kalıyor, hangi insandık, aklı ile mütala edilen candık, kim değişiyor
Kimi dinlesem, ahengi özlediğimi ifade etsem
Bir hüzzam eseri dinleyerek suskun sokakları temaşa etsem, gözyaşım geliyor
Yerde kıvranan kediyi görsem, araçın çarptığı umuda şahit olmam çok acı veriyor
Geçip giden, nedensizliğin şehrinde kimliksiz gezinen avaraler, hangi şehre gidiyor
Neden şu an kelimeler boğazımda düğümleniyor
İçim titreyerek hasretin firkati sinemde bitiyor, niçin umutlar pes etmek istemiyor
Şehrine muaffak olamadığım kitaplar, yazılan anlara sari mısralar, kimi bekliyor
Neden bu kadar dram var içimde, azim ve umut fırsat vermese, aşk neleri söylüyor
Mustafa CİLASUN