Sanki sahranın sukut ettirdiği bir vehimle avara bir haldeyim, niye böyleyim
Neyi ve nasıl bir merakla düşünmeliyim, kaybolmuş nefeslerin sanki takipçisiyim
Neden fikretmeyi hakkıyla beceremiyorum, ne derlere sığınıp biçareliği yaşıyorum
Ufkum mu kapalı, umutlarım mı sancılı
Hangi fidanı diksem, hicran ile nazar etsem, toprağı ah ile düşünsem içim kaygılı
Kimler bu bezgin halimden davacı hangi lahzada kaygılarım saklı ve neden manalı
Kalbi yakarışlarım,geceden sabaha ağıtlarım, sabırlı soluklarım bu sinemde gamlı
Perdeleri açıyor ve sokağa bakıyorum
Gelen ve geçenin adımlarında ne arıyorum, niçin kalbi buruk olduğuna acıyorum
Simalarında tebessümün izine rastlamıyorum, o berduşun ahına ibretle bakıyorum
Hangi çığlığın meyanında umut arıyorum, suskun sokakları sinemde mi taşıyorum
Kimler geçmedi ki bu yollardan gam ile
Nasıl bir vecdin firkatine kani olmuş bir derviş edası ki ruhumu okşuyor esiniyle
Yine hicran sökün ediyor yüreğimde, nasıl bir fırtına ki içimi acıtıyor sessizliğiyle
Ne sakiyi görüyorum, ne de yolsuzlaşan umutları hakkıyla derliyorum, acizliğimle
Şairin kalbi sayfalarında bir gam var
Her nefesinde yorulmayan ve yalnız bırakmayan bir hicran sanki nar-ı aşkı saklar
Ne vakit gözyaşı aksa, içimi titreten o an haşyetin meftun alini yaşatsa kim bakar
Ey seyr-i sukut halini koruyan yar, edebin en münbit şahikasını kalbe aşkla koyar
Mustafa CİLASUN