Hangi ilham-ı lahzasında ki tesiriyle yol alayım, ruhumu ahıyla ağlayayım
Sine-i tarumarlığımı ummana bırakayım, titreten bir aşkın sahrasında uyuyayım
Yol ver dedim dağalara, kalbimde kümeleşen bayırlara kurumuş ovaları bırakayım
Sanki bulutlar baskın yapıyor, geceler niye sızlatıyor
Sabrım ah ediyor, kanaat hangi vaktin şafağını bekliyor, umutlarım feryat ediyor
Firkatiyle şad olduğum sürür sanki alay ederek bakıyor, muhtaçlığımı kim anlıyor
Yadellerden selam gelmiyor,nameler niye yazılmıyor kalbimden yalnızlık çıkmıyor
Bazen Üsküdar da, kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye temaşa ediyor hicranla
Bir zamanlar ne sakindi Çamlıca, Boğazın suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa
Göçüp giden feryatlar kahkaha atarak şakıyan canlar kendi canına kıyan insanlar
Neden figan eder martılar, tebessüm eden erguanlar, salınıyor suskunlaşan yalılar
Hani nerdesin ey hasret kaldığım zamanlar, yariyle sürur yaşayan manay-ı canlar
Niçin bu kadar perişanlaştı insanlar, edebi terk eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar
Ruhuna bigane kalanlar, kalbi letaifleri ihmal eden soluklar, fırsat için yarışanlar
Hiç acımadan, vidanın sesini duymadan, nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar
Neden ölümden medet umuar olduk, sanki mevarayı unuttuk, niye savrulmuşluk
Neden telakkiker, dinmeyen asabiyetler, şuur adına dile gelenler,nerden kovulduk
Nerde kaldı kalbi muhabbetler, hoşgörüyle kavilleşen akitler, sevgi adına gayretler
Ayrık otu gibi salınıyor kepazelikler, ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanilikler
Mustafa CİLASUN