Ne kadar akil bir nefes olmak için cehdimle dirensem de, içinde gizlenen sır var bilmesem de
Nereye dönsem, gönlü hasredecek bir aşk için ömür kumaşımı arileştirsem, gam var içimde
Neden vakitler sürurla açmaz bu sinemde, kalbim ibretin derdinde, aklım merakın kavlinde
Nerde bir gül görsem hasreti var, laleler kalbime neler söylüyor
Dalları terk eden yapraklar içimi titrertiyor, vuslat hangi lisanın vecdiyle aşkı bekliyor
Gecenin bir vaktinde, gün ağarmaya namzet iken sela sesi geliyor kulağıma, neyi ima ediyor
Biran gözler yaşarıyor, uykum sanki bir firari misali tenimi terkediyor, peki, nereye gidiyor
O an nefesim kifayet etmiyor, ne bir heves ne şevk refakat ediyor
Hangi mizanın rahlesi sineme an ve zamanın beklenen bir vaktini haşyetiyle zerkediyor
Nerde kaldı o umutlarım, ruhumla manalaşan bin bir korkularım, hangi aşktan bahsediyor
Kalbimi kuşatan umutlar mı, taltif ederek büyüttüğüm emeller niye ruhuma gam veriyor
Yaşamak için muhakkak avcı mı olmak gerekiyor, aşk ne istiyor
Nasıl bir sevdanın ramında hakikatle yüzleşen gönlüm ah ederek, firket için çok titriyor
Hangi resme baksam bin hüzün içinde “ben” dedirten bu eşkalimle alay ederek sessizleşiyor
Neden kabirler içimde büyüyor ölüm denen muazzam ibret sahnesi izanımla o an yüzleşiyor
Nerde bırakmıştım akşamdan sabaha kalan nice avuntularımı
Ruhuma perişanlığın lahzasını ilga eden çırpınışlarımı, hırs ve umursamaz yobazlığımı
Anlamak için aşkı, feda olmayı kalbi olarak deruhte olmayı gerektiriyor, fakat aymazlığımı
Nasıl bir asfata ki aklım ermiyor, tercihlerim niye bir keder zerkediyor, irfan duyarsızlığımı
Mustafa CİLASUN