Hangi umutların yakarışları duyulmadı, bilmem ki hakkıyla
Neden hüzün sinemi sardı, efkar nefesim için ne manidar ısrıraplı nazardı
Yine kalbimde dinmeyen bir yara vardı, nereye baksam içim kararır, sızı kardı
Geriye hiçbir iz bırakmamıştın
Sanki kaçmak için vakti aralayan bir sanıktın, niye sukut etmiştin
Sancılar içinde kıvranan kederdin, sabırla demlenen erdemdin, fark etmemiştim
Demek ki taşlaşmış bir kalbin sahibiydim, kuytu kuyular misali şimdi çaresizdim
Kollarom bomboş, aklım ne kadar şarhoş
Niçin bu denli nezaket ve ihsandan yoksun bu gönül, bu kadar mı berdoş
Kırkınlığın ne büyük gam, sessizliğin derinliğimden çokmayan ne hüzünlü dram
Artık vakit tamam, yaşamak adına yeise tutunmak kalbimin en ziyade bir bühtan
Yıllar geçti, mevsimler gelip yadınla eridi
Akşamlar ne müşkil bir zamandı, sineme ektiğin mukadder elem, aşk ahıyla inledi
Sevda ne uzak bir limandı, hangi gemiye bakdsam sanki görünmeyen bir heyecandı
Her vakit andığımda içim sızlardı gözyaşlarım ne zama aksa hicranın yanımdaydı
Hangi yaprağı koklasam hasretin sarardı
Hangi zamanda vuslat ruhumu ihya edecek, gönlüm gamdan arileşecek lahzaydı
Umut lütfun içinde hamiyetle manalaşan ne kutsi bir heyecandı mühlete adanmıştı
Nasıl bir firkatin eşiğinde nefeslensem, edebi fakirlik yüreğimi dağlayan vicdandı
Mustafa CİLASUN