Melal susuyor, gözler akıyor, kalbim ıstıraba ram oluyor
Nereye baksam içim burkuluyor, nefesim sinemde açan hüzne refakatçi duruyor
Hasret ki neler anlatıyor, ibret sayfaları bir bir önümde açılıyor, hicran-i aşk sökün ediyor
Gel dedim, gelmedin çekip gittin
Bin hüzün ile manayı azleden mazeretlerini nefesin ilzamında bıkmadan hasrettin
Peki, dedim, boynumu büktüm, gözlerimi gizleyip yaşları sinemde derleyip havale ettim
Ömür telakkisinden vazgeçtim, ruhumun figanını bir ömür dinledim, sukut ile ah ettim
Ne yedim, ne içtim sabırla aşka eriştim
O vakit nefsim hangi badeyi zerketmişse nefesime, secdenin şadında kendimden geçtim
Bir bilsen ne kadar habersizmişim, nasıl zanlar içinde vakti berduş vaziyette harap etmişim
Hak hukuk neymiş kalbin lisanıyla hıfzettim, emanet denen ne varsa ruhumla vecde girdim
Nasıl bir halden, kalbi nezakete geçtim
Edebi dile gelen taraneler zikriyle talim etmiştim, irfan ve idraki vaktiyle önemsememiştim
Ne denli sefil ve fakirlik içinde nefesimi hoyratça tüketmiştim, aşkın narı neymiş öğrendim
Gönül lahzasında ki ummanı kitabı celilin dilegelen farkıyla ruhun derinliklerinde hissettim
Halime sudur eden ne kadar şekliyet ve takiye varsa ar ettim
Hangi tasuddukun vecdinde eriyip, inayetin ecri ve muhayyelesinde vuzuha erişmeliydim
Ömür denen atlası hakkıyla şehretmeliydim, kalbimi, ruhi derinliğin aşkına hasretmeliydim
Vaktin ve an'ın sadrına nefesimin ne kadar muhtaç olduğunu bilerek, iradeden geçmeliydim
Mustafa CİLASUN