Ne kadar hüzün ve bizarlık sinende ki umutların boynunu büktürüp sabırla yürüse
Biliyorum ki kanaat kalbini hasrettiğin sahibin nasip muvazenesinde, sukut etmek niye
Üzme bu kadar gönlünü, bahtın istikamet için vesilelerde aranan niyet-i asliyesini yerme
Bir bak geriye ne kalmış, edep kalbin için vuslatmış
Suskun ahval, kal içinde şehredilen fırsatmış, aşkın ülviyetini temaşa etmek kime kalmış
Kemaliyet irfan sahnesinde muaffikiyettir, takiyeye müracaat eden kepazelik ne kabahatmiş
İnsan bu zafiyet içinde kime nasıl muhtaçmış, tekebbür temayülü aşkı kurutan maslahatmış
Korma gecenin kuşatan haşyetinden, heran ümitlen
Senin için sahnelenen bahtın deminden, ömür kumaşına musallat olan nice vesilelerden
Hayret et, aklını tefekkür için sevket, ruhun esaretten kurtar azmet, arileş kalbi lekelerden
Yaptığın her iyilik kalbin için lütuftur, taaccüp etme, hiçbirşey bekleme nefsin payelerinden
Kaldır başını, aç gönül kapını, kuşkuya geçit verme
Kalbi letayıfların ardır, korkuyla bütünleştirme, sürur ve şevk tebessümdür hiç ihmal etme
Ne kadar kalmışsa önyargıların, tez vakitte onlardan kurtul hakikatte hiç istikamet bekleme
Kim kırmışsa gönlünü ve sinende manalaşan umutlarını nedametin kollarına asla terk etme
Denizler niye deryaya muhtaçtır, açık denizler ardır
Hangi baht vakt-i evveli için palazlanan vuslattır, o vakit azim ve gayret niçin uğraştır
Sabır kalbi ummandır, denizleri içinde barındıran sessiz bir limandır, kanaat sanat-ı aşktır
Vicdan sana teslim edilen bir peygaberi yakarıştır, esaret içinde yaşamak kalbin için gamdır
Mustafa CİLASUN