![]() |
Kim canını canana kurban eder, ne bekler! Şimdi boranın lahzasında nefeslenmekteyim Yüksek bir tepeden bakarak, kalbi nazarlarla tefeükkür için an ve zamana sormaktayım Ruhumun şahitlik ettiği sayfaları aralamaktayım, mahçubiyet içinde umutla solumaktayım Neydi sinemdeki sancılar, yıllara sari sızlayan onca umutlar, manasız yakarışlarla ağıtlarım Bildiklerimi ne kadar idrakimle demliyordum Tarif edilen yolu azimle merak ediyordum, sosyolajik olarak zihin ve kalbimle aralıyordum Yoksa sormayı mı bilmiyordum, nerelerde yanılıyordum, neden umursamazlık yapıyordum Yılgın ve bitkin bir ahval ile uzakları temaşa ederek kimi kandırıyordum, neden ağlıyordum Binbir canlının ritmettiği senfoniyi dinliyordum Sineme seslenen meltemin hazzıyla bakınırken, şaşkınlığın afakında susuz kalıyordum Seyrine amade olduğum sema, mahzun bir eda ile işitemediğim hicrani sedayı duyuyordum Hüzün kuşatmıştı kalbimi, içim acıyordu, kelebeğin sürurlu umutlarında nasip okuyordum Kim olduğunu bilmemek, dert edinmeden gitmek Aidiyetin mefkuresinde dirilmeyi bilmeden, atiyi umut etmek ne kadar aşkta filizlenmek Seferber edilen nimetlerin kadrini özümüzden hissederek ibretle ecir için vecd ile yürümek Hecelemeye matlup olan, ruhumuzda manasını bulan, vuslat için hıçkırana gönül vermek Nefsin muhtaç olduğu terbiyeyi ihmal etmemek Keyfiyet ve kahkalalarla lafazanlık yapıp, kalbi yaraları ve görünmeyen sancıları bilmemek Nefsanilik adına ne varsa bizzat yüreğini hasrederek edebin, kalbin haykırışını hissetmemek Ten ve beden müşterekliğini, uryan hale gelen nice nefeslerin derdinden ar ederek gömülmek Mustafa CİLASUN |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:48 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük