Susmalıydım, manasız nazarlardan korkmalıydım
Nefes nefese varlık nefsi adına soluyanlardan uzaklaşmalıydım, peki, neden kaçmalıydım
Anlatamazdım, vicdan sızısı ne demek kalbi manada tattıramazdım bir hal-i fakir niyazdım
Ne zaman hak ve hakikatle birebir manalaştım aşkın hidayeti nasip olduğunu anlamalıydım



Nereye baksam içim acıyor, umudum bizar kalıyor
Ne gücüm yetiyor, ne izanım geçit veriyor, gizli bir nefes çok acele etme diye haykırıyor
Bakıp kalıyor, insan denen müstesnayı ne kadar anlıyordum, yanılıgılar günyüzüne çıkıyor
İşte bu vakitte hüzün sinemde ayağa kalkıyor, ruhumun hicran damlaları şevki surur arıyor



Demek ki kurban olmak dilin lahzasında kolaymış
İrade ve azim hakikatte aşk için emanet-i furkanmış, aklın ve vicdanın didarında ne varmış
Hasat vakti neden hicran içinde manalaşan zamanmış, elem niçin gammış, uyumak yasmış
Gönül nasıl hakkıyle anlaşılırmış, nefsanilik ne vakit ibret-i aleme meşale olup anlamlaşmış



Deniz içimde mi, sancılar kalbim için müjde mi
Akıbetin ne olacağı belli mi, şanslar ve tesadüflerde arananların uhteleri bir keder mi
Hayal zihnim için kefalet eder mi, kaygılar nasibi önceler mi inanmak hiç şek şüphe ister mi
Yıllardır boşuna mı aldanıp avundum, bin hüzünle nefes aldım, süruru tatmadım, elem mi



Bir caminin şadırvanında yalnız başımayım
Mimarsinanın memleketine yaptırdığı bir şaherin makanındayım, mütevazı cenahındayım
Oturdum bir köşeye, ezan vaktini bekleyim diye kuşlar ziyaretime geldi aranıyorlar anladım
O an kimsesizleri sokaklarda yalnızlık içinde gezenleri andım kuşlara yemlerini bırakmıştım



Mustafa CİLASUN