Sanki sinemi burkan gizli bir zamandı, hiçbir vakit aklımdan çıkmadı
Oysa ak aktı, kara her zaman olduğu üzre karanlık içinde boğan bir hissiyat-ı andı
Anlık kararlar, yüz kızartıcı suçlar zafiyet içinde ki ruhları ararlardı ama kimler için ardı
Dur durak bilmeyen umutlar vardı
Bin hüzün içine gark eden baht-ı anlar, şevk ve süruru bir ömür arayanlar ortadaydı
İnsanın kanını emenler, ruhları esarete çekenler, aşikardı gönüllü köleler ne kadar uzakyatdı
Neydi kalbin yürekten farkı, aklın izandan firakı,nefsin tanziminde ki ihsan ve iradey-i afakı
Anlatmıyordu nice çehreler, gel geç diyenler
Yaşamayı nefes almak olarak telakki eden onca nefesler, taklit etmeyi marifet bilenler
Keyfiyet denilince serilenlen, mühletin ne demek olduğunu akletmeyen muallakta ki hisler
Ruhum kimden ne bekler, rızkı için neden çileye refakat eder, gönül süruru için hasreti çeker
Yar, cana aşkı ihsan ettiren ulvi manadır
Ten ve nefs bu radde için ihsandır, aşka şad olmayan gönül ne kadar itibar-i kandır
Vasıf ve nicelik ruhun dirliğinde ki manaya meftun olan sağlık, vecd-i ecirin mecrası arıdır
İnsan zafiyetleriyle insandır, humuslu toprak kimler için nasib-i takvadır, bir aşk-ı vuslattır
Atlar kişner, yılanlar sessizce meyleder
An ve vaki olacak zaman hangi nasip için bahtın sabrında ihsanlaşan takvay-ı heceler
Teslimiyet şayet bilinirse gerekçeleriyle en nadide ülfetir, nasıl kalbi mahzunluğa terk eder
Gayret ve ecir hukukun raddesinde vicdan için bereket ister, aşkın esini ruhuna refakat eder
Mustafa CİLASUN