Kaybolmuş yıllarımı ruhumun derinliğine bıraktım, ne kadar arsızdım
Onca lahzanın umutlarını bilmeden, fikretmeden yaşadım, ne kadar kandım anlayamadım
Neden yalnızlığın derinliğinde yol arayan nefestim, bu zamanda aşkın şadını yaşayamadım
Gün karamış, yalnızlık anbean başlamış
Fark ettiğim ne kalmışsa aynada yediğim vurgunları sıralaşmış, aymazlığımı anlatmış
Onca zaman ben dedirten ne varsa karşıma çıkmış, ruhum daralmış şimdi geriye ne kalmış
Kime söylemeliydim, perişanlığı gizlemeliydim nazargah olduğunu hissetmeliydim ar armış
Neden berduş nara atar, can sıkar
Suskun hıçkırıkları o vakit varaşluğun bendinde karşısına çıkar, acziyeti anbean yaşar
Kaçmak ister, firar etmeye kalkar, ruhunun derinliklerinden korkar ve haşyetin içine banar
Akıl zail olmuştur, hissiyat şaha kalkmıştır ve sessiz çığlığı hakikat farkıyla duyulmaz ağlar
Sazendeyi durma çok içten dinle
Ahenk ruhun ve kalbin zikridir, keyfiyet aşk değildir, firkat lisanıyle müddeti aşkla hecele
Tevdi edilen ne varsa, mukadderat bahtın naifliğinde,umutların niyetin istikametinde acele
Ecel vaktidir, aşk kavlidir, hakikat için tanzim edilen ulviyettir, nefsi lekelerinle harap etme
Birgün kadavraya git unutma
Ne kadar hevesin varsa yanına al sonraya bırakma, emanet edilen ten nedir o anı yaşa
Ruhun bahşedilen yetisini unutma, idrakin ve aklın kalbin içindir, aşkı maslahata bırakma
Yol çoktur, idrak boş ise haşyet gecelerde ne kadar korkunçtur, aklet ve aşkı eceli sulandırma
Mustafa CİLASUN