Sinende beklettiğin neler varsa şimdi nedametinle karşıma çıktı
Hani sabır vardı ve sevgi masumluğun sadakatiydi, zanlar neden bu sabrımı bıktırdı
Düşün dedim, sen taraneleri sectin, tahkik et dedim, yargılayayan o gözlerimde yıldırdın
Bana hiç bir şey bırakmadın
Belki birilerine kandın, belki de sabrı ve kanaatı aşk ile yudumlamayı gale almadın
Akıl ve izanımı daralttın, kuytu köşeleri arattın, bir kalbi mutmainlik süruru bırakmadın
Ne yapmalıydım, hangi manada sana yaklaşmalıydım her ne hikmetse o an şaşırdım kaldım
Neden dinlemeyi seçmiyorsun
Kalbin zaten bir sahibi var demiyorsun, ruhuma esaret yaşatmayı hak sanıyorsun
Hesap kimin, mizan kimler için aklın ve idrakin kavlinde derlenen seçim, sen ise ağlıyorsun
Tefekkür ettikçe her vakit vicdanım sızlatıyorsun, neden anlamıyorum nefesini dediriyorsun
Şayet senin tercihlerine inansam
Tahkiki ve iradi olmayı bir yana bıraksam, senin kalbinin dilediğin nispette mi yaşasam
İtaat kültürüne kansam, kul olmayı nefsime bıraksam, aklı ve izanımı bilmem ki ne yapsam
Ağlamak sanki adet oldu, her yanım duygusallık lahzasında vurgun yaşadı, evet yalvarsam
Hani bir kör cahillik kalbe ziyandır
Ne kadar muttali olmadığı ilim varsa, sanki alleme bir candır ve heran dil-i güzardır
Düşünmek ve akletmek ancak kalbi ve ruhu manada ilimle orantılı olursa o an aşk-ı sanattır
Lafazanlık hangi gönlün didarında gamdır, hesapsız olmak aşkı anlamayan için manidardır
Mustafa CİLASUN