Esen yelin, suskun tepelerin, erişilemeyen melallerin lahzasında seninle nefes nefeseyim
Ah yıllara sari beslediğim ve büyüttüğüm umutlarım, vakt-i mananın salasında yalnızım
Hasret içime doğar, hicranın her manasında hüzün ruhuma ne anlatır, niye katıksızım
Yoksun ve olmayacaksın umutsuz nöbetlerimde
Her ne kadar dilim bu ahval üzere yüreğimden kopanları zikretse de muhtaçlığım kime
Yalan duygular mı var içimde, yanlış hülyalar mı ikamet ediyor yüreğime, haydi söyle
Ne vakit dinecek bu hıçkırıklarım, dalgalara karışıyor hicranı yaşlarım umutlarım gelsene
Hani sımsıkı tutacaktık sır misali yaşadıklarımızı
Kalbimizden neşet eden heyecan salkımlarını, meraka salan umutları, boranlaşan ağıtları
Her yazılan namelerde neler saklıydı, hangi dünyaların umutları bir bir orda saklanmıştı
Neden cesaretini toplayamıyorsun, kaygıların arefesinde haşyeti soluyordun, neler kalmıştı
Gözlerin neler söylüyordu, o dilin lal olurken
Kalbin en latif sahifesinden, lütfeden bir güzelliğin manasını gönlüme bir bir şehrederken
Neden korkular seni bitap bırakıyordu ruhunun pervazlarından tutturuyordu öyle titrerken
Ne belalar hikmete ram olmadı mı, kaygılar mana harmanında mahsul bırakır mı dinlerken
Al götür gönlünün istediği yere emanetimi
Ta ki sürur ve şevk kalbinde ki hakikatle şad olsun, o dilin lal olmaktan kurtulsun emi
Çöllere umut veren, gönüllere aşkın esinbini şehreden hicran, sevdaya firkat olmanın vakti
Ölüm içimde solmadan, nefsim kalbimde lekeler bırakmadan gülü hasretle koklamalı şimdi
Mustafa CİLASUN