Ne kadar bir kaybolmuşluk yaşasamda hilkatim durmuyordu
Ne kadar garipsem ve bir o kadarda yetimsem, sahibim arardı
Can çıkmadan, vicdan kararmadan, nefs bizarlıktan korkardı
Gözlerimi açtım, saba sesiyle irkilerek bir perişanlık yaşadım
Yüreğime hüznü sefk ediyordu, unutulmuş ne varsa hatırladım
Ne yapmalıydım lekelerimden arınarak secdeye kapanmalıydım
Biten nefesin, manasını kaybeden tenin manasını anlamalıydım
Neden bu kadar dokunmuştu kalbime, hicran akseden haliyle
Her ne kadar halimden emin olduğumu bu anda ifade etsemde
Haşyet ve gamı ve sine-i efkarımı gereğinden fazla gizlesemde
Zamanın sahibini, teslim edilen nefesin ulviyetini yitirsemde
Akşamdan sabaha ne kaldı, derin uykular ruhum için hicrandı
Kalbin inşiraha erişmesi için bilmem ki ne kadar gayretim ardı
Şu suskunluk yine içimi titreten bir hal aldı, kopmalar başlattı
Ve kendimi tutmak istiyorum ama ne mümkün gözyaşlarım aktı
Niçin bu hallere düşmüştüm ve mütemadiyen koşan bir nefestim
Neden şevk ve süruru sahibimin bizzat feyzinden nefeslenmedim
Gülü hakkıyla şehredemedim laleyi sadece uzaklardan seyrettim
Ezan okunurken cenaze kalkarken kalbimde boşluğu hissetmedim
Mustafa CİLASUN