Kim bilir kaç kez okumuştum
Hiç usanmadan, nefesi yıldırmadan ve bizarlık halini yaşamadan
Hasret kokan tınıları, yazılan serencamları, yadelilen süruru bahtiyarlıkları
Ne kadar ağlasam yüreğimi dağlayan bu acıyla hıçkırsam asla bir gam olmayacak




Gelen gider, sebebi nasiptir derim
Sinemin derinliğinde hissederek buselerimi, sessizliğin pervazlarında gizlerim
Bir ah çekerek nefesin müddetini hali fakirliğimle bir kez daha yad eder, serinlerim
Bilmem ki bu hicranımı daha kaç zaman beslerim sızlanmadan demlenir ah ederim




Ne vakit derin nağmesin tınısındaysam
Ruhumun figanıyla kalbimin hıçkırıklarına kanarsam, işte o vakit rahatlarım
Bir rehin olarak bıraktığım, yıllara sirayet edeiyor bu hüzünlü sancım, duacıyım
Kalbimin mecrasında, umutların hülyasında evet, fevkalade mutlu ve huzurluyum




Çaresiz sual ederim ve eksikliğimdir derim
Hangi nefesin bahtına nazar etsem, nağmenin derinliğinde o anı güftelemek isterim
Kanadı kırılmış kuşun, bir ayağı kırılmış koyunun, ruhuma seslenen korku bilirim
Kimi kime şikayet ederim bilmem ki kader mi derim ve cüzi irademe neler söylerim




Heyhat bak ki yine sabah olmuş neyleyim
Seherin latifliğinde, sessiz seslenişler cenahında, kalbim için bir davet beklerim
Aklım ve izanım için felahı dilerim, kalbim için elhak inşirahı sürur içinde dilerim
Elbette ki nasip olan ve olacak ne varsa sabrerim, hamdederek sahibime yönelirim



Mustafa CİLASUN