Ne vakit gün kararsa, güneşin suskunluk içinde yüreğimi yaraladığı aşikarsa
Geceler başlıyor, kor umutların kanatlandığı bir anda, sanki bizarlaşan zamanda
Bekliyordu akşam sabah, sokak aralarında, düşen yaprağın o suskun ağıtlarında
Ne vardı sinemi dağlayan, yüreğimi sızlatan ağıtlarım halime bir çare olmayınca




Anadır, benbeyaz yağan kar misali edebin derinliğinde asudeleşen sükutu hicrandır
Ne zaman aransa, gönlünde sakladığı busenin hüznüyle yakarsa kutlu bir sevdadır
Dağdaki çobanın o aşkı sadakati, güdülen davarın aidiyet macerası sunnetullahtır
Ne vakit hüzün zuhur etse kavalın o sedası gönlün meramını aşikar eğlese cenahtır




Ne kadar muhtaç olduğumu bilmeli, her mecliste ve ruhi vecdimde nefeslenmeliyim
Nereye gitsem, kuytu köşelerde niyetin nefsaniliğini hesap etsem, aşk dilemeliyim
Hak kalbimin toprapında, adalet vicdanımın hesabında, aşkı sıdkı can etmeliyim
Benlikten vazgeçerken, idrak ve izanı arifin ferasetinde nefeslenirken akletmeliyim




Kuşun kanadı kırıksa, ağaçlar yağrağını çaresiz bırakınca, can kefen içine konunca
Nerede ve ne zaman konuşacağımı bilmeliyim, sükutu fazilet telakki eylemeliyim
Şuurun nitelik fark oluşturması, mananın aşk yolunda sevdalaşmasını bilmeliyim
Akil bir adam olmak için kulluğun sulhunda niyetin halisliğini aşkla istemeliyim




Akmayan suyun, kuruyan her kuyunun, hesabı verilemeyecek aşkın vecdi olamaz
Gönül karanlık ve loş kulvarlarda aranamaz, hak ve hakikate biganede kalamaz
Her işin niyeti asliyenin, merakı aşk sevda meşkinde inşirah dileyen kalp korkmaz
Kalp ve vicdan asla yanılmaz, zafiyetler iradeti hesaba katmaz ve nefste arlanmaz



Mustafa CİLASUN