Kelimelerin hakkını kim koruyacak, manaya mücrim olmak için ne yapılacak
Gün ağaracak, can beklenmeyen vakitte çıkacak, ölüm manidar şekilde anılacak
Aşk illaki gönlün olacak ve heveslerden arileşen bir ülfeti sanatı cana yaşatacak
Bir bak naşın sessizliğine, ibret ve yetinle
Sana vaat edilenler bir miskal olsa bile, aşkın ülviyetinden asla bir taviz verme
Arzu ve heveslerini, ruhun serencamından sudur eden kelamaliyetle durma gemle
Aç sır perdeni, gönül nişaneni, çile güfteni, secdeyi aşk ile uhteleşen umut meşaleni
Kimseler yanında olmayacak,nefsin ne yapacak
Unutulan ve ihmal edilen ne varsa bir bir ibretle yeniden vecd ile hatırlatılacak
Sanki gün vakitsiz kararacak, haşyet her yanını kuşatacak,o vakit umut ne olacak
Dinmeyen bir sızı gözlerini faltaşı gibi açtıracak, keşke demek işine yaramayacak
Bir hal çaresi için hali perişanlığın aranacak
Nereye nazar etsen bir çare için malalini hasretsen nasıl manalaşacak, korkutacak
Aynı hal içinde cedelleşen nefs, nefes nefese dikkat kesilenler vah diyenler bakacak
Ne kadar ecrin varsa, ihsan için terennüm ettiğin vakt-i sadık, gün yüzüne çıkacak
Aşk; ne canın ve ne de cananındır, halin esin anıdır
Hakikate eriştiren ülvi bir zamandır, sine-i sürur içinde anlamlaşan bir bahardır
Ruhun ve nefsin mutmain içinde olması için arafı firkattir, sevda içinde hazandır
Hicran ile abat olmuş bir salınımdır, hüzün kokusuyla buğulayan bir serencamdır
Mustafa CİLASUN