Sinemi ihata eden muğlak ümitlerim, bilmem ki ben niye bu hal üzereyim
Hali viraneliğimi kimden nasıl gizleyeyim, edebe muhtaç bir hal içinde avareyim
Sanki ummanın şehrettiği melalin peşindeyim, bahtım için ne söyleyim, aşk derim
Alıp başını gidiyor rıhtımdan gemiler
O an hissettiğim ruhumuda bizarlık yaşatan uhteler, solmaya yüz tutmuş ümitler
Sessiz ve sakin bakan biçare gözler, nasip dağarcığında ki yelpazeler, ne söylerler
Sanki garip ve adanmış bir gönül gibi, o an teslim olmuş gelin timsali neleri bekler
Açılmaz yaralar, dinmeyen sızılar artıyor
Yürekler sustukça, şuur ve idrakten yoksun kalınca, depreşen duygular yıpratıyor
Anlamsız ve amaçsız bir kaygı sarıyor ve günlük iştigaller manaya nispet yapıyor
İşte o anda sualler peşi sıra gönlümde ki perişanlığımı aralıyor, nereye kadar diyor
Fakihmi olmalıydım yoksa, bu hayatın sağanağında
Ömür denen ibreti mana, ruhumdan tebarüz eden ecirle, ihsanla anlamlaşmayınca
Neye yarayacak o vakit, gönlümün şad olması namüsait, hicran sinemde mukimse
Haydi gel artık, hasretin didarında yaşadıttığın bu kadar çile kim için ahu figansa
Niye dilimz lal, gönlüm izmihlal durağında bizar
Bahtın eksilmeyen süruru halinde sevda yolunda kat edeceğim bitmeyen çilem var
Dinle bir kezruhuma hüzün bahşeden gül-i nihal, suskun çığlıklarda bir mana var
Umutlar kanatsız mı uçacak, azmim düşlerde mi yaşanacak, aşkı ebediyette ne var
Mustafa CİLASUN