Kimseye bir zarar vermeden içlenip, ruhunun hicranını aşikar eğliyordu
Bir gönül için hüznün vazgeçilmezliğini biliyor, kah sabrediyor, kah ah çekiyordu
Şikayet etmeye yeltenmiyordu, derdi bahşedenin kim olduğunu yakinen biliyordu
Hayat hep sürur duyulan
Hevesler girdabında boğduran, emeller için gönlü unutturan, nefsi aymazlık değildi
Bilinmeyen, hissedilmeyen bir esaretin, kalbi kararmışlığın ömür sayfası ne edepti
Hesabi olmak gayet açık ve netti, akleden için suhuletli olmak evvel emirde hedefti
Gönül sevgi ve şefkate yabancı ise
Bir garabet ve ihsandan müstağni olan iradeyi zamansa, hakikat için duyarsızsa
Ecri dilemeyen, gayreti inşirah için esirgeyen, nefsini önceleyen bir tadımlık cansa
Söyle ki bir aşk neylesin, ölüm için hali ferahlıktan fevkalade uzak bir karanlıksa
Canı canana kurban eylemeyen
Ve feda olmanın ne demek olduğunu hiç bilmeyen, soyup benliğini uryan olmayan
Mektebi irfan rahlesinde bulunmayan, geleceğini biran olsun aşkla sorgulamayan
Uyduk kalabalığa diye bir hesabın içinde yer alan ve ne derleri bir kurtuluş sayan
Ummanın sedasından anlamayan
Dökülen gözyaşlarını hak ve bizzat teslim edilmesi gereken hukuku için algılayan
Narın vechesinden, cennetin beklentisinden, borcu ifa ettik demekten o an kurtulan
Mahsur için sevdasını ruhun en müstesna vecdinde yudumlayan olursa, o kurtulan
Mustafa CİLASUN