Gözler hayli şaşkın, izan anbe an merakın vecdiyle perişan bir vaziyette hırçın
Hal dile geliyor, duygu seli o an yüreklerden akıyor, kimi ağlıyor, kimi bakıyor
Ne olduysa, an vaktin sudurnda dile gelen bir hakikatse, baht sessizliğe çekiliyor
Zikretmek, gönlün sedasını aşkın yolunda fikretmekten geçer
Bilinmeyen ne varsa, akıl ve idrak bundan habersiz kalıyorsa, umursanmaz zaman
İbadet ve taatın kalbin, ruhunun sürur vecdini hakikat saadetine tevdi et durma an
Gün yüzüne hasrettir can kalbi sevdasını inşirah için azimle fedaya sunmayan yan
Çekilmek istiyorum gamdan, hardan,yoran koşturmacadan
Ki nizam edilmek için iradeyi tedrisata, ilmi yakınlığa, aşkı bağlılığa, yarı hicrana
Ruhumun hüzünlü çırpınışlarına, kalbimin sahibine hasret bırakan çığlığa, o acıya
Nazarın iflak etmediği bir hıçkırığa, koklamak için yaklaştığım nazen gül-i nihale
Ey benim cihan yarim, vecdi niyetim, kanatı azmin
Hali fakirliğim, acziyet içinde bizarlık çektiğim, zafiyet için feda ettiğim ne varsa
Şuur ve idrakim, kalbi secdelerim, ruhumdan tebarüz eden incesızım geçit vermezse
Ne kadar nedamet duysam, hataları yeniden tekrarlasam, keşkeleri o an anlatsam
Bu kadar densizliğime rağmen, acziyetimi beyan ederken
Gönlüme bir sürur ver, iradey-i zafiyeti bertaraf eylemem için imkanı halime ser
Sessizliğin inkişafından terennüm ettiğim namenin hazzını ve tefekkür aşkını ver
Gönül kapık bilirim ki kapalıdır, bu bakımdan yüreğim çok yaralıdır, sevdayı ver
Mustafa CİLASUN