Söyleniyorum kendi kendime, bu fakir halimle
Düşüncelerimde karalar var niye, açılmaz kapılar gönlüm sızlıyor çaresizliğinde
Hak, hakikat akıl ve izanın nispiliğinde, nasip azmin gerekçesinde,bilinç içinde
Bazen hafsalam almıyor, yıllara sari bekleyen umutlarım soluyor,hal mi kalıyor



Hal, harfin dirliğinde, hecenin kavlinde kelimeleşiyor
Cümle olmak için neyi bekliyor,dile gelen meram ne kadar niyetinle bedelleşiyor
Şekliyet niçin nefesler için cazip geliyor, fark edilmek kimin için hasredilip gidiyor
Ruhum ve kalbin asliyetinden tebarüz eden serencam bilmem neden ihmal ediliyor



An bitiyor, zaman perdelerini çekiyor, gönül susuyor
Gece yıldızlara nispet ederken, su aşkın münbitliğini aşikar eylerken, dil çekiliyor
Kalan nefes ne kadar müddeti dert ediniyor, bilmediğin hukuk akideni ayan ediyor
Bu minval üzerine aşk ve sevdanın dile gelen meramı, ruhuma niye cazip gelmiyor



Hasret gönlün serabıdır, dilin diyarıdır, ruhun gıdasıdır
Fedret vuslat için halin cenahında aklını ve irfanını bekleyen en ülvi bir inhisardır
Şehrine amade olduğun hicran asliyetinde niye vardır, hüzün ne güzel bir sanattır
Ruhumun derinliğinde ne vardır, kalbim sahibinden uzak kaldığı kadar yabandır



Korkma, derinliğin sedasından, vicdanıyın nidasından
Mefkure senin için lal olmuş hasretin feryadından, gözyaşları babından ve aşktan
Can, canana tav umudun nisbiliği gatretin birliğinde ve edebi sezginle ne müthiş ar
Yar müşahhastır, vesileler onun için halkedilen vuslattır, yoksa bir aşk niye vardır



Mustafa CİLASUN