Yarin hasreti ruhumu davet eder, içim buruk birşekilde sessizce titrer
Gözler seyreder, dilim lal olur sükutun kavline meyleder, sürur bir sır aşka rehber
Gün biter, gece yüreğime hüzünle ikamet eder, nefes müddetindir, söyle hal neyler
Yaş gözlerime hucum ediyor, ahvalim sendeliyor gidiyor
Toprak niye yüzüme gülmüyor, güneş gönlümü ısıtmıyor, perdeler bir bir çekiliyor
Takat biterken, dil acizliğin vecdiyle bizarlığını hasrederken, ruhum dikenli telken
Aklım yetmiyor, bilgim şehadete cevaz vermiyor, ne derler zannı niye galip geliyor
Sinemde artık şevk açmaz,zemheri kalıcıdır bırakmaz
Düşüncelerim suskun sokaklar misali ruhum için, inşirahı kalbime niye aralamaz
Gönül kapım hiç açılmaz kuytu köşelerin mahzun hali niye halimden biran çıkmaz
Kuş uçmaz, ah o kervan hiç geçmeyecek gibi hüzün yüreğimden söyle niye ayrılmaz
Ne azığım var, ne ruhumdan tebarüz eden sızı kalkar
Hani deva nerede bekleyen bir yar, umutlarım solgun bir çiçek misali çok korkar
Kanadı kırık bir kuş nasıl ve hangi melalle etrafına bakar yine kar yağıyor bak yar
Hasretin vecdi sinemde bir kor misali her yanımı yakar, yıkar bir hal koymaz ey ar
Sığınmak ne kabil, gecekondular var sinemde hemde kefil
Bizar olmak, umudu urbazsız bırakmak, gül-i nihali hiç unutmadan hazla bakmak
İçimi dağlıyor yar, dağların tepesinden akseden çığlık sinemin efkarıdır bilesin yar
İniyorum artık yükseklerden, edebin çehresinde yok olmak geliyor buab kalbimden
Mustafa CİLASUN