Melal sükut etmeyi diliyor, gözlerim kapanmayı her ne hikmetse istiyor
İçim titriyor, nefesim kesiliyor,kelimeler bir türlü mana ifade etmiyor, eriyor
Derdimin ne olduğunu ah bir bilsem, hakkıyla nefesimi aşkın esinine teslim etsem
Gözlerim görmüyor, kalbim hissediyor
Latifliğin muradında halim kendinden geçiyor, nefesim edebe bürünüyor
Aranma artık, farkı fark ettiren nazarlar hani yok artık,dile gelen ne varsa alık
Suskun sokakların, yalnızlaşan kaldırımların, hıçkırığı duyulmayan akşamların
Bir umut diliminde, eşikler ne halde
Bahtın sadır olan her sahnesinde, akılım ve izanım haydi şimdi söyle nerede
Çıkıp gelemiyorum, ruhumu esaretinden men edemiyorum, kalbi dinleyemiyorum
Artık zamansız bir mekan için ellerimi açarak, umutla aşkın feyzini dileniyorum
Hiç gülme, meramı halim budur gidişte
Ne kadar kaldıysa yaşamak umudum, sevdanın rüknünde anlamlaşıyor işte
Kalbin inşirahını, ruhun idraki malumatını,nefesin aşka abadını istiyor gönlüm
Birgün edip olur, şairin meramı halini teneffüs etmeye müdrik kalsam gam değil
Suskun hece ve vezinleri
Aruz mertliğinde dillenen kederleri, sır olmuş melalleri, çileli kareleri
Göçüp gitmeden, zavallılığımla yetinmeden, musallada mola vermeden enleri
Bir bir yazıp, tükenmeyen dertlerin mısralarında bütünleşeceğim ve öyle gideceğim
Mustafa CİLASUN