Ne esen yele ne nefeslenen asudeye ve hatta vurgun yemiş melale
Kederin demiyle, elemin tefekkürüyle,çilenin nağmesiyle sessizce içlendim
Boynumu büktüm, belki bahtımdır diye sabrettim, hicranımı bir ömür besteledim
Ey can dert etme hasreti
Namütenahi olan ümitleri, kalbi sezgileri, ruhi inşiraklari, ecirdeki feri
Bir düşün yağmurun tılısımını, gönül payesindeki ihsanını, say ile manayı
Cehtin farkında ki rüyayı,mefkureleşen furkanı, adım başına düşen kutlu sevdayı
Elem neki,dert içimde saklı sanki
Afakımda şafak umutları saklı, firkatimde yaşıyor bir edep timsali
Batan güneşe, boyun büktüren kedere, hüzn içinde anlamlaşan nefeslere bir bak
Neler saklı içinde, ibrete amade olan ahvalinde, sükut etmek böyle bir şey elbette
Kime sordum, akıl mı kaldı unuttum
Feryad edenlerin hıçkırıklarını duydum, medet umanları ruhuma sordum
Keyfiyetimin ve zafiyetler içinde bedelleşen nefsime sualleri bir bir bıraktım
İradem için, kalbimin yüreğimden ayıran farkı bilmem ki niçin, azim bizim için
Gülmek istiyorum, gülemiyorum
Kahkaha atan nefeslerin, ayyuka çıkan heveslerin, leş gibi kokan tenlerin
Girdabında bunalıyorum, kaçmak istiyorum fakat arkamda kalanı unutamıyorum
Çırpınmak için, hıçkırmak elbette ki kolay olan bir seçim, figan etmek ne mümkün
Mustafa CİLASUN