Bu hal üzere ne kadar kendimdeydim, neden bir haldeydim bilmiyordum
Bir burukluk vardı içimde, sanki umutlarım şafaklaşmıyordu sinemde, diliyordum
Neden bu kadar bizar ve efkârlı bir nefesin kadrindeydim, neden kurtulamıyordum
Kaç zaman kaldı geriye, hiç durmuyor işte söylesene
Gönül bu söz dinlemiyor hiçbir vakitte ve her ne kadar sessizliğine bürünse de
Bir kez dinle, ruhunu vererek idrakin pervazlarından sarkan bu aşk acısını görsene
Hak ve hakikat için, müddeti nefes içinde anlamlaşan bir ömrün girdabında serinim
Boş vermek işime gelmiyor, hal aymazlık diyor
Varsa bir vaktin, irfansız geçirilen her an ve nefesteki vücut bulacak sahnenin
Yazılan kaderin, zafiyetler içinde geçirilmiş bir mübadelenin figanında yorgunum
Aşk halin deminde yaşanan, ruha farkı yaşatan, kalbe letafeti sunan sevdayı sanatsa
Âlimin, arifin, vecdiyle secdeye kapanan gönüllerin
Bir lokma ekmek için bekleyen mazlum nefeslerin, çilesinde şakıyan asudenin
Derdi ve meramını anlamadıkça, suskun yürekleri şehre amade gönül olmadıkça
Varlık adına ve heveslerin salkımında, sabahların mahmurluğunda kurtulamadıkça
Ne anlatırsan anlar bana ve bir manası olmayınca
Senin hazzın ve esinin, kalbin dirliğine amade olan hilkatte gizlenen hakikati şevkin
Hiç gülemeyen nefesin, hakkı hukuku gasp edilen biçarenin, hamiyete muhtaç halin
Salası verilen mevtin, hesapsızlığa kurban olmuş bir ahvalin derdi ve kaderi nicedir
Annem ve babam akılma geliyor, hüzün veriyor
Toprağın altında, yıllara sâri vecdi umutlarıyla bilmem ki ne haldeler yatıyor
Kabristan ruhuma neler anlatıyor, sanki unuttuğum aşinalığı yeniden yaşatıyor
Sessizlik dili pek mahir maşaallah, sulhumu durdurup ibretle uzaklara baktırıyor
Mustafa CİLASUN