Hasret bin hüzün ile sinemde süzülür,bilmem ki gülmek ne vakit bahtım içindir
Dil söyler, kalbim tastikler, gönlüm bilmem ki daha hangi eşikten bir sürur bekler
Sabır sus der, gözler kendi halinde yaşını döker, kanaat umutlar için vecdimi ister
Yıllar da sakılı ki artık derdi gamımı azat eder...
Gönül neyi biçer, iradem kendinden geçer, akılım niye kifayet etmez bin beter
Aşk; ruhumun yetisi için en münbir bir rehber, sevda rahim şadında adaleti eker
Bizarlığım ne vakit diner, ömür defterim bahaneler furyasından söz eder ve gider
Ne sağ yanım ülfeti cenahta süruru gözler...
Ne sol yanım, vecdimin inhisarında vaatler için en mukayetli bir rehber ve değer
Gönül su misali katrenin sadrında aşk için vahtini bekler, edebi hasreder ve göçer
Dirliğin şanına ne bir dil kefalet eder, ne yürek vesveseler içinde aşkın ecrine erer
Bela halim için illaki bir rahmettir...
Lakin aklım ve nefsim bu hakikati ne kadar bilir, ruhum elan idrakime kefildir
Yol yolcusuz sefildir, ağaç dalsız fakirdir, dağ yamaçlarıyla neler söyler kim bilir
Sabır ardır, har içinde gizlenen nardır, vakti saati içinde beklenen ulvi bir sadıktır
Kaldırımlar, bulvarlara çıkartan ufuklar...
Ne acziyet için kalbe avdet et, ne katfiyet için iradeni hasret nefesin müddeti sebep
Gerekçesizlik neye delalet eder, maksatsız nefes elbette ki heder, ruhun neyi bekler
Aşk;hakkıyla anlaşılmadığı an ne büyük bir keder, nafile yere söylenmek mi değer
Mustafa CİLASUN