Derinlerden gelen ve sinemi meftun eden bir ses duyuyordum
Suskun çığlıklarımı, yutkunduğum umutlarımı bir bir onun tınısından kokluyordum
Adeta mest oluyordum, içimin yanıklığını bir nebze olsun, ince sesten anlıyordum
Gönlümün efkarını sessizce ufuklara bırakıp dalıyordum, gözyaşlarımı saklıyordum


Yüreğimin üşümelerini, gönlümden kopan çığlıkları ne yapmalıydım
Edebin rahlesinde, sabrın nefesi bizar bıraktıran çırpınışlarıyla, beklenen umudun nidasıyla
Yıllara sari hıçkırıklarımla artık daralmıştım, çarelere sarılmıştım, ne derlerse kanmıştım
Ruhumun hicranıyla başbaşa kalmıştım, sine-i sürurumdan kopan yaprakları anmıştım


Neydi yaşadığım burukluk, yıllardır yaşadığım suskunluk
Bir kalbim var, narıda, hakkıda, vuslatıda,inşirahıda anlayacak ve azimeti kuşanacak arla
Yüreğim ise bir uzuv cenahından, beynime kan pompalamaktan, tevdi edilen aşkı sanattan
İradem, aklın ve izanın ilimle hemhal olan sadrından, ruhumdan kopan bir idraki farktan


Lafsayı celali zikrederken ve kitabı celili tilafet ederken
İçim gidiyor, kalbim titriyor, gözlerim seyiriyor, gönlüm alıp başını ötelere doğru gidiyor
İhmal ewttiklrim, keşkesiz nedametlerim, iradeyi tercübesizliklerim ruhuma hucum ediyor
Nefsim nizam için direniyor, mütemadiyen maslahat üretiyor, vicdanım neler söylüyor


Kuş kanatlarını çırparak uzaklaştı, bilmem ki hevesinde ne vardı
Güle bakmak, edebi ruhumda bulmak, kalbin inşirahı için el açmak, gönül kapımı aralamak
Dur durak bilmeden tahkike sarılmak, aklın ve irfanın senasında sabahlamak ve ağlamak
Hiç nedanet duymadan, arifin dergahından uzaklaşmadan, vecdin ferahlığına kavuşmak


Mustafa CİLASUN