Yıllara sari suskunluğumu, vakit gelmişti artık bozmak istiyordum
Kimseye söz etmeden, sinemin deminde seyrederken
Nefesim nihayete ermeden, derdin bin bir türlüsü içimde en anlamlı kederken diliyordum
Nerden başlayacağımı ve ne şekilde yazacağımı merak ediyordum
Ta orta okul sıralarında ve yazdığım kompozisyonlar, hocam tarafından taltif olunca
Ve hasseten övgüye mashar ifadeleri sınıfta, hep birlikteyken kalbime usulca koyunca
İçimi bir sevinç kaplardı, ne kadar mahzunluğum varsa birden sanki halden uzaklaşırdı
Yıllar bir biri ardı sıra sayfalarımı bir bir meşakket ve hicranla ruhum için aralardı
Ne yaptıysam ve samimiyetve sadakatle uğraştıysam, içim kararmazdı
Kim yardıma muhtaçlıysa, şayet samimiyeti halinden okunuyorsa hiç duramazdım
elimden geleni ardıma bırakmadan, her hangi bir kuşkuya mahal bırakmadan yapardım
Çünkü nihayetinde bir insandım, inancımla ayakları yere basan bir kandım
Hukuk adına ne varsa, eğer bildiklerin beni yanıltmıyorsa ve tahkik etmek vuslatsa
niye durmalıydım, kefiyetim için nefsime uymalıydım, peki, hesabı ne yapmalıydım
Güle nasıl bakıp ve iştikla koklamalıydım, lalenin nazarında bizar mı olmalıydım
Yıllarca bin bir hüzünle yol aldım, hiç kimseye yük olmadan aklı selimlik için koşandım
Ne bir aldatan oldum ve ne de aldatılmışlık adına yeise sarıldım, billahi hiç aldırmadım
Ne kadar hüzün varsa sinem için sakladım, yanlış yapanlar için kadıya hiç yalvarmadım
Sanki başka ne yapmalıydım, aşkın halin demi olduğunu hiçbir vakit unutmamalıydım
Ömür törpüsüyle yılları kovaladım, geçim derdiyle medceziri çok yaşadım, usanmadım
Ne kadar varlığım var ise ve yegane sahibi nasıl unutulmayan katiyse, ibret için akladım
Artık vakit daralıyordu, nefesimin hali kalmıyordu, gözler hamiyet aranıyordu anladım
Ve göçüp gitmeden, kalbimin sahibi illa nezaret ederken, hale ne mal olanı, yıllar çok geçmiş olsa da bir şekliyle yazmalıydım
Mustafa CİLASUN