Gönül ikliminden uzaklaştık, muhabbeti bertaraf edip hınca kapıldık
Ne hüzünler yaşadık, hicranla yıllardır arkadaşlık yaptık, sicim gibi kadre bıraktık
Neye yaradık, kalbin kırıklığını hiç umursamadık, bir ömür yaralandık, çaresiz kaldık
Çok geç olmuştu, vicdanın sesini hiç anlamadık
Ne bir aklı selimle yol aldık ve ne de idrakin eminliğinde hakikat için çareler aradık
Aylarca yalnızlık yaşadık ve fakat yine de barınamadık, yıların içinde kaybolup kaldık
Korkular eşiğinde sabahladık, hasret yumağında çileyle ilmik attık,gönülden uzaklaştık
Ne gülü hakkıyla kokladık, ne lalenin mahzunluğunda karar kıldık
Niye bu kadar aymazlık içinde bir avarelik yaşadık, hani aşkı hak olarak anlamıştık
Ne oldu da birden kopukluklar yaşadık, sabrı kaldırıp attık, kanaate sığınmadık
Nasip olan her nimeti yad edip, kalbin sahibine sığınmadık, hevesler için ayrılık yaşadık
Hani kızmak şer işiydi ve cehaletin bir gerekçesiydi
Konuşma dili hiçbir vakit terk edilmeyecekti, gönüller tevazuu için hasredilecekti
İrşada muhtaç kalplerimiz taviz vermeden, hakikatle yüzleşecekti, ölümü düşünecekti
Ruhun yetisiyle gönüllerimiz inşirah için gayret ederek vuslata erişecekti ey hak diyecekti
Artık mevsimler hal değiştirdi, gönlün sedası işitilmedi
Kuşlar uçup aşiyanı için aşka tevessül etti, bir an olsun ne derlere ilfifat etmedi
Yüreğin ahenginde meşk etti, aşkın salasında ömrünü tüketti, söyler misin ne kaybetti
Kabir ruhuma nazar etti, içim haşyetle titredi, hüzün kalbe iltica etti,kim hakkıyla bildi
Herşey senin olsun, kalbin sürur içinde şad olsun
Bir miskal dahi, yüreğinde hüzün bukunmasın ve hicran gönlüne arkadaşlık yapmasın
Aşk, samimi kalplerin ecri olsun, inayetle kulluğa uzansın, hakka yakınlaştırsın
Sevdayı bir heves için gözden çıkarttırmasın, secdeler gözlerden yaşı sürurla bıraktırsın
Mustafa CİLASUN