Küllenen serencamında bilmem ki hala ne ararım ve sorgularım
Nağmelerin diliyle yol alırım, çaresiz ruhumun hicran damlalarını içime atarım
El açarım, bahtım için Hakka yalvarır ve ağlayarak sabahlarım
Artık ne sabır var, ne mecalden bir iz var
Sanki halim yıkık bir duvar, melalim sessizlik içinde elemle arkadaşlık yapar
Gözlerim fersizce bakar, umutlarım zemherinin haşyetinde bir ayaz yaşar
Gönül durmaz acıyla düşler kurar, müddeti nefes en ibretli bir karar
Gel ey şevki esrar, artık sinemde ne bir haz var ne aşk-ı har
Onsuz geçen ömür neye yarar, sürur niye kalp için en ulvi bir kar, ancak aşkla akar
Çünkü aşk kul için vesileler arar, ecirle irfana bakar, ihsanla sadakat en kutsi karar
Heves duygusallık için var, sınav nitelik için kar, akıl niye en mücerret bir nazar
Yolun nihayeti nereye çıkar, mizan niye kalp için bir ar
Ruhun yetisinden sudur eden ne var, irade niye muhakemeyi arar, hani samimi karar
Tercihlerimiz niye zafiyetlerin sayfalarını aralar, hani vefa içinde kalan duygular
Cendereler içinde ne kaynar, ömür aşk için şehre dilmeyen esrarı ne yapar
Olanlar oldu artık sen ne dersen de, sukut etsen bile
En az benim kadar suçusun, muvazenemi bozdun yine, serkeşlik kimin iyiliğine
Bir kelam etmeden bırakıp gittin yine, yıllardır esinle avunsam, kalbim ağlıyor işte
Söz vermek niye, aldanmak olsun hakkım yeter ki razıyım gen, elem seni kesmeyince
Nefesler bir bir göçüyor sen görmezden gelsen de
Haddim değil sana akıl vermek, idrakin en yüce payelerde ve yad ellerde işte
Gönül bu söz dinlemiyor, sen hiç mukabele etmesen ve görünmesen de
Bir ah çektirdin bak yine, efkarım sinemde küllense de, aşk emin ellerde nasipse
Mustafa CİLASUN