Seherin ilk ışıkları pencereden yavaş yavaş ve oldukça nazik bir tavırla nazar etmişti
Hiçbir rahatsızlıklık vermeden, gönül sesinin ahenginden, neğmenin hüzün esinindendi
Sinemde bir şevk açmaya başlamıştı, geceden kalan avarelik sanki son arkadaşlığımdı
Hazan yüreğimin ker payesinse vardı, dert bin bir sancılar içinde bir hal bırakmamıştı



Ne vakit bunalmışsam, içimi burkan hallerden yılmışsam, vefayı hep sürurla anmışsam
Kuşların kanatlarına bıraktığım umutlarımı, mahzun bir şekilde anarak sabahlamışsam
Ruhumu bizar bırakan, kalbim hıçkırıklar içinde nefes nefese kalırken, donup kalıyordum
Nereye baksam ve hangi hevesin tesiriyle gözyaşlarımı hasrete bıraksam, ferahlıyordum



Niye sinemin torağında bir mahzunluk, hüküm sürüyor, yüreğimi burkuyor ve yoruyordu
Niye, çilenin bin bir sahnesi kalbimin gizemlerinde ibretle filizleniyor, bahtımı örüyordu
Yıllara sari efkarım, dinmek bilmiyor ve hicran ruhumda fevkalade bir anlam buluyordu
Hüzün her nefesimle arkadaşlık yaparak,kalbimin sahillerinde pür heves umut besliyordu



Kah ölüm aklıma geliyor, göçüp gidenler gözlerimin önünden hazin bir şekilde geçiyordu
Böylesi bir müşkül duruma akıl kar etmiyor, gönlümün nidası dinmeden ömür bitiyordu
Ne vakit süruru anmışsam, mahzun bir şekilde kalbin şevkinde nefes alanları anmışsam
Boynum bükülüyor, hikmeti esrarını sabırla terennüm ediyordum, burukluk yaşıyordum



Arzın her bir karesinde ve fevkalade elemin kadrinde inleyen nefesleri temaşa ediyordum
Kimi mağdur, kimi mahzun, kimileride hakkı gaspedilmiş ve gönülden vurgun yemişlerdi
İnsan, hakka kul olmayınca, kalp sahibinin nezninde bir aşk yaşamayınca hüzün yakında
Müddeti nefes bilinirken enaniyetler sahnelerde sergilenirken ölüm mutlak denirken neden



Mustafa CİLASUN