Ne kadar içimi çeksem ve bir o kadar elemle nefeslensem kar değil
Derdin dermanı, hasretin bağrına tav değil, çileler vuslat için gönülde bir ar değil
Aşk, halin deminde ibreti nazar için ferman değil, sevda bu değil
Hürriyeti bağlayan, gözleri ağlatan, sinede yanğınlar yaşatan hüzün içime bir gam değil



Müddeti nefes için ne kadar vaktim kalmışsa
Yaşamak adına, her ruhsat ruhum için fevkalade hicrana gark eden bir maslahatsa
Ömür kitanında aşk sürur ile şad olup okunmuyorsa dert başka çile yüreğimde yaşayınca
Ey gönül söz dinle, akılın selimliliğinde işaret taşlarını gözle, her ne yapsanda öğünme



Gidenler gelmiyor, hali fakirliğime umut bereketiyle haz veriyor
Dil susuyor, gözler yaş bırakıyor ne kadar ıstırabım varsa da bahtım için pişman etmiyor
Gün, gerceye geçiyor, yıl, asırlara hükmediyor, ne akıl yetiyor, ne izan aşka eriştiriyor
Ölüm nefsim için ne söylüyor, hesap niye bu kadar müşkil geliyor, sinemi titretiyor



Ha pınardan suakmış, ha gönül yıllarca ummna dertdini bırakmış
Kelam niye hakkıyla anlaşılmamış, hal kayıtsız kalmış, akıl başka mekanları dolaşmış
Şair niye yalnızlığın lehçesinde bizarlık yaşamış, aynı duygular gönüllerde yaşanmamış
Ne bir hal kalmış, ne sürur kalbin toprağında anlamlaşmış, hicran yıllarca hali ağlatmış



Ne kadar gönlümü aşikar eylesem, derdin divanında tek aşka erişsem
Hakikat için ruhumla felaha seyahat etsem, bir an olsun şevkle ibreti temaşa etsem
Ne yardan geçsem, ne yaratan için kalbimi heveslere hasredip divane olmayı seçsem
aklın yolundan irfan için gayreti sevk etsem, iştişare için hanif gönüllerin halini bilsem



Mustafa CİLASUN