Verme kalbini, elemin iştiyakından sudur olan ıstırabına
İlmik ilmik açılan bizarlığın vehmedilen hisarına, aşksız toprağın sancılarına
Keşkelerin dur durak bilmeyen feryadına, aklın hazanı aşikar eyleyen çılgınlığına
Umudun kurumaya ramak bırakan yılgınlığına, nazar et kadrenin sürur bahşeden aşkına




Hani bir milat vardı, kuruyan gönüllerin toprağına akseden nefeste
İnsan, ne kadar adam olduğunu beyan eden bir zansa, gönlünden tebarüz eden aşkı yokla
Asırların kitabelerinde işaret taşlarının izlerini...
Aklı selim ile aynı akıbete gark eden ölümün sevdasını, hayret ve ibretle ruhunda kokla




Bir an tefekkürün meşkinden terennüm edilen hakikatleri bir bir zihninde topla
İdrak niye insanın kalbine akseden nefesi inşirahtır, aklınla tahkik ederek aşkı anla
Narın haşyetinden asla yılma, zebaniler için şimdiden asla bir maslahatta bulunma
Sevdanın harından ve hilmin bağrından dile gelen ecrin ninetlerini kalbinde aşkla yokla




Giyeceğin en son elbisenin beyazlığından hiç ürperip sakınma
Musalla taşından duyulan feryadlar için halinden tebarüz eden bir meziyet çıkartma
Yürekle, kalbin farkını şimdi tefekkürü mevtle nezaret edenlere ibret olsun diye anlatma
Niteliğin farkını, takvanın firakından olduğunu, suskun kalbinle ağlatıp sayıklatma




Teni bekleyen toprak, ne kadar hıçkırıklarla açılsada
Yasinler, fatihalar,kitabı celilin dile gelen hakikatlerini yakinen okusa da
Ne kadar anlayan var bir düşün, anlaşılmayan tefekkür gerekçesi, nasıl hüzündür yokla
Korkunun acele bir faydası yoktur sakın ha unutma, avuntulara sığınıp gönlünü aldatma



Mustafa CİLASUN