Yüreği mesken tutan bu hicran ne zaman dinecek
Dil çekilecek, gözler dökecek, kim derdin devasını lütfedip sürur verecek
Can çıkmış sanki elem neye gerek, kelam bin bir halin dilinden hüzün dikecek
Yorgun gönlümü yormayın ne olur artık
Yılların kaybolmuşluğu sinemi ıstırapla dağlar, hissederek bir bakın
Hucun ediyor sancılar yüreğime zıpkın misali sanki meftun olmuş akın akın
Ey yar, ne söylesen bilmem ki, kalbin ne kadar hisseder ki, bir şevkim kalmadı inanki
Sormayın artık melalimi, çekilde uzletine
Titreten bu sevda, gönlümü şad edip çürütse de, can hazanı nefeslenip göçse de
Yüzüm gülmese de, ruhum bizarlığın kadrinde esirse, aşkın firkati gönülden çekilse de
Gam değil, şehredilmeye muhtaç değil, abad olan hal, gönüller için bir zerre dert değil
Diyorlar ki; aşkın izi kalır, yüreği sızlatıp ağlatır
Keşkelerle yaşatır, nedametle halsiz bırakır, gözler yaşarsa bile acizliği kime bırakır
Öyle olsun, yeter ki gönül meftun olduğu aşkın şimaline yüz sürsün, bu elem kime kahır
Ey rüzgar bir ses ver, yarin nefesinin izzetinden süruru halime sessizce ser, şevki öyle ver
Goncalar gül olmuş, seherler aşkın sesiyle çınlarmış
Meftun bırakan geceler yüreğin hasretiyle, sabahlara kadar durmadan ağlarmış
İnsan bakarmış, hal anlaşılmadan yalnızlığın servilerinde yari muhabbetle anarmış
Aşktan kul nasıl korkarmış, aldatmak ve aldatıkmak nefisler için en itibarlı sayfalarmış
Vurmayın artık gönlüme, mahzunluk var sinemde
Ne kadar kelamın kadrinden söz ederek, halimi aşikar eylesem de, aldırmayın geçin
Avareliğime vererek, niteliklisliğime kanaat getirin, ruhumun bizarlığına verin ve gidin
Nefesin azizliğinde sürur içinde nefeslenin, kalbin sesini dinleyerek gönüllerde yer edinin
Mustafa CİLAUN