Ey yar aşkın yüreğimde niye yaşatır ki efkârı sökün sökün
Bilmediğim bir mahrem el dokunuyor ruhumun mahzun şafaklarına
Ne kadar yalnız kalsam da ben, ne olur sen yinede gönül sağanağında hicran yaşama
Issız sokaklar, kapanan ufukların sineme zerk eden sancıyı umutların sesinden olsun
Haydi durma halinde tereddüdü bulundurma aşkı bir nebze süruru muhabbetle kokla
Yalnız çehrelerin yılgınlığı bir bak, elan nefeslerinden okunuyor
Ne yüreğinde muştunun şevki kalıyor, ne bir mefkûrenin izleri aşikârca sunuluyor
Meskûn mahallerde yatan fanilerin hicranı yüzlerinden aksederken niye korkutuyor
Fidan kuruyor, meşk yâd ellerin nefesinde aşk ile gönülleri sürurla dalgalandırıyor
Kırk kilitli kapıların ardında bilmem ki neler var
Bahtın sevdasında sadakatle bekleyen nasip kalbimin edebinde yaşatır bir ar
Ey yar sesim duyulmasın bin hüzünle nefesim takatsiz kalsın aşk ruhunla hali ansın
Kalbinin mümbit toprağında sana bir yalnızlık yaşatmasın, haz yüreğinde şakısın
Ey şehirlerin anası, hülyaların en naif sevdalısı İstanbul
Çıkma gönlümün yalnız ve hicran sayfalarından, Üsküdar’ın dile gelen aksanından
Suskun şairlerin mazileşen nefis mısraların ayan olan hıçkırıklarından, efkârından
Artık bir gam yaşatma gönlümün hazanlaşan diyarından, dostların cenahından
Yine başladı gözyaşları arzın semaya hasret nidasından
Ne kadar suskun çığlıklar varsa, dile geliyor, güfteleşiyor ruhun ilham pınarından
Hakikatin senasından, vicdanın yanıklığından, aklın bitap bırakan arayışlarından
Yolun kalbimin güzergâhında meşkûk bırakan burukluğunda, aşksız solgunluğunda
Ey rıhtımın bekleyen gönüllüsü
Yüreğinde bin bir esrarın sahnesi şimdi hüzünle dile geliyor
Ne kadar uzaklara baksan, umudu inşiraha adamasan, nasibi aşkla anmasan eliyor
Ömür bitiyor yıllar yorgun sendeliyor dil çekiliyor kelimeler bilmem kime sesleniyor
Mustafa CİLASUN