Gönlümün burukluğu alıp götürüyor sessizliğe
Çaresiz namenin şehrettiği güzelliğe, sazendenin hali deminde ki latifliğe
Ne seyrettiğim dalganın hıçkıran busesinde anlamlaşan acı hasrete
Ne yüreği esarete gark eden aşkı çilenin ahenkli hüzün ülfetine


Günlerce ağlamak istiyorum acizliğime
Ne kadar elemim varsa bıraktım ummanın hamiyetli firkatine ve şevkine
Yıllara sari duyulmayan nefesin fakirliğinde yoksunlaştığım hilkatimle
Bir hesabın tefekkür ettirdiği melalin şerefine ducar olduğum hevesimle


Artık ne söylersen söyle razıyım dertlerin kederine
Ruhumun sürura hasret çektiği bahtın kadrine ve efkarın rahlesinde ki edebe
Hani yazma diyorlar, hiç okumadan yargılıyorlar zannı galiple
Sükuta çekiliyorum, ölmeden kalbimin sesini dindirmeden idraki fakirliğimle


Kime ne zararım bir bilsem asla hayıflanmam
Gönlümün yıllara sari suskunluğuyla dertlerimi güfteledim artık duramam
Vakit daraldı, nefesin takati kalmadı, aklım idrakin sadrına muhtaçken arandı
Aşk meftamın ibretine bandı, bilmem ki kimler halimi bir nebze olsun anladı


Sine-i ahvalimin sessizliğinde edebine ram olduğum
Gönlümü yoluna hasrederek nefesin ülfetli sevdasına meftun olduğum yarin
Mana aleminin şehredemediğim kadresinde ki hakikatleri nasıl söyleyim
Hali fakirliğimin acizliğe taş çıkartan şaşkınlığından bilmem ki nasıl söz edeyim


Ne dilin zerkettiği uhtelerdeki yaşanmayan hüsranlar
Ne gönülden kopan çığlıkların çileye aşina bıraktıran hicrani yakarışlar
Aşk ne kadar uzaksa, hali şaşkınlıklar nefisle barışıksa nerde kaldı sevdalar
İradi feryatlar, zafiyetler içinde aklı bühtanlar ve ibreti öteleyen savurgunluklar



Mustafa CİLASUN